27 Mayıs 2015 Çarşamba

19 MAYIS İZMİR YOL KOŞUSU

Delici bakışları sahili taradı. 
Her şey burada başlayacak ama burada bitmeyecekti. 
Ne zaman ki en son kişi buradan gidecek, işte o zaman bu topraklar huzur bulacaktı.
Ve ardından, 19 Mayıs 1919'dan 9 Eylül 1922'ye kadar tarih neredeyse her gün yeniden yazıldı. 
Sonunda bu topraklar üzerinde sinsi ve karanlık emelleri olanlar İzmir'den ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. 

İşte o zorlu günlerin anısınadır ki ülkede kurtuluş günleri, ulusal bayramlar gibi anlamlı günlerde bazen devlet bazen özel ve sivil kuruluşlar tarafından günün anısına özel yarışlar düzenlenir. Bunlardan bir tanesi de 19 Mayıs Atatürk'ü Anma ve Gençlik Spor Bayramı anısına İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı tarafından "19 Mayıs Yol Koşusu" adıyla 17 Mayıs günü İzmir'de düzenlendi ve koşuldu. TAF'nun bu yılki yarışma listesinde yer almayan yarış geçen sene de talihsiz bir şekilde Soma maden kazısı sonrasında ülkede oluşan keyifsiz ortam nedeni ile iptal edilmişti. Duyurusunun çok iyi yapılmadığı yarıştan Ayhan arkadaşım sayesinde haberim oldu. Bir vesile kış uykusundan çıkıp yazın neşeli kentlerinden İzmir'e gidip bu koşuya katıldım.

MerBe Timing tarafından
duyurusu yapılan yarışın banner'ı.
Ne yaparsanız yapın yazıları tam olarak göremiyorsunuz.
Yani hatalı kesip kopyalamış değilim. :)
Yarış statüsünü okuduğunuzda lisans zorunluluğu isteyen yarış komitesinin bu kararı aslında çok da kesin değil. Yine Ayhan ve yarış komitesi ile yaptığım telefon konuşmasında anladım ki lisans olmadan da bu yarışı koşabileceğim. Bunun üzerine vizesi dolmuş olan lisansımı son dakikada yeniletme çabasına girmedim ve İnternet üzerinden kayıt formunu doldurdum. Yarış için herhangi bir ücret ödemek zorunda değilsiniz. Yarışmaya kayıt olurken sizden banka hesap numarası da isteniyor, başta bu sizi biraz tedirgin etse de anlıyorsunuz ki dereceye girerseniz verilecek ödül hesabınıza bu yolla yatırılacak. Zaten kayıt formu bu alanda bir doğrulama yapmadığı için isterseniz sahte bir IBAN numarası girerek de bu alanı geçebiliyorsunuz.

Yarış hakkında uzun uzun anlatılabilecek şey yok bence ama yine de bu yarışmaya girmeye heveslenip kalkıp yol gidip İzmir'de koşmak isteyecekler olursa ne ile karşılaşabileceklerine yardımcı olsun diye bir iki şeyden bahsetmek istiyorum.

İzmir çok yaygın bir metro ağına sahip olmasa da
 işinizi fazlaca görecek nitelikte bir hatta sahip. Akıllı
bilet uygulamalarıyla da tek biletle kentin her yanını
otobüs, raylı ve deniz ulaşımı ile 90 dakika içinde
 gezip dolaşmanız mümkün.


Kayıt olduktan sonra yarış günü öncesinde numaranızı alabilmeniz için Aşık Veysel Rekreasyon alanı içerisinde yer alan İzmir Büyükşehir Belediyesinin Buz Pateni Salonuna gitmeniz gerekiyor. Mavi hat Metronun Bornova durağında inince yürür mesafede kolayca ulaşabilirsiniz. Mevsim itibariyle sıcak ve bu alanda kaldırım kenarlarında yeterince ağaç olmadığı için yürümek istemeyenler taksi de tutabilir. Durak ile Buz Paten sahası arası yaklaşık 1.2 km kadar. Alttaki resimde sol taraf İzmir Körfezini, resmin alt tarafı ise Konak istikametini gösteriyor.

Kırmızı işaretle görülen rekreasyon alnının ortasında bir yerlerde Buz Pateni Sahası mevcut.

Buz Pateni Sahasının giriş katından görüntüsü.




Sahaya geldiğinizde küçük bir standın başında sizi bekleyen görevliler size kayıt numaralarınızı veriyorlar. Sabahın köründe otobüsten inince numaraların verileceği duyurulan saat 12:00'yi bekleyemeyip iki saat erken gidince biraz beklemek zorunda kaldım ama sorun değil o saatte paten yapmaya gelen oyuncu ve amatörlerden oluşan sporcuları seyrederek zaman geçirebiliyorsunuz. Ayrıca çok zengin bir mönüye sahip olmasa da en üst katta çocuklarını bekleyen ailelerin de kolay zaman geçirmesini ve ihtiyaçlarını görmesini sağlamak için tasarlanmış bir kafe de mevcut. Orada zaman geçirebilirsiniz.











Göğüs numarasının arkasına yapıştırılmış çip.

Numarayı alınca çip dağıtılmadığını fark ettim. Klasik ayağa bağlanan çip beklerken numaranın arkasına yapıştırılmış strafor gibi 3x5 cm büyüklüğünde ince bir tabakanın çip olduğunu görünce şaşırdım. Daha önce bu tür bir çip görmemiştim. Oysa firma bunu daha önce başka yarışlarda da kullanmış. Firma yetkilisi Hasan Başköy ile konuşurken bu sistemin Amerika'da daha yaygın kullanıldığını ve hata olasılığının daha az olduğunu öğrendim. Hesaplama yönteminin detaylarına girmeyeceğim ama ayağa bir şeyler bağlamak zorunda kalmamak bile güzel. Kendi adlarına yaygınlaşmasını umut ettikleri bu sistemin Türkiye'de diğer rakip zaman ölçen sistemler arasında nasıl bir yer bulacağını zaman gösterecek. Firmanın Ankara kökenli olması nedeni ile gönüllülük esası üzerine yaptığımız yarışlarda bizlere destek olacaklarının sözünü de Hasan Bey ile ayak üstü konuştuk. :)

Yarış pazar günü İzmir'in Cumhuriyet meydanından start aldı. Yarıştan yaklaşık bir saat önce yarış alanına vardım. Büyük bir kalabalık beklerken neredeyse sadece yarışçılardan oluşan bir kalabalık vardı. 350 kişinin katıldığını görünce daha bir şaşırdım. İzmir'e yaz gelmiş insanlar ya yazlıktalar ya da sabahın 08:00 de kalkıp yarış alanına gelemeyecek kadar yorgun veya ilgisizler diye düşündüm. Yarışmaya Belediyenin sponsorluğunda dağıtılan t-shirt ile katılma zorunluluğu vardı ve beyaz kolsuz olan t-shirtler nedeniyle neredeyse herkes birbirine benziyordu. Daha kayıt anından itibaren her şeyi esneten komitenin bu konudaki biraz ısrarcı yaklaşımı bana pek anlaşılmaz geldi. Bilinen odur ki kimse yeni t-shirt ile koşmak istemez. Bunu esnettikleri oldu mu gözlemlemedim ama sunucunun mikrofandan ara ara üstünde başka t-shirtlü olan kişileri uyarması ve değiştirmeleri yönünde anons yapması garip geldi. Zaten koşan üç-beş deli var onu da kaçırtınca ellerine ne geçecek bilemiyorum. :) Belediyenin kendi topuğuna sıktığı kurşun gibi geldi.

Yarışmadan önce İstiklal Marşı ve saygı duruşuna alışığız ancak bu yarışın doğasından mıdır bilinmez, geçen yıl Soma bu yıl da yarış organizasyonunda oldukça aktif rol olan bir belediye çalışanının ölüm haberi yarışma öncesinde buruk anlar yaşanmasına neden oldu. Yarışma rotası Cumhuriyet Meydanından başlayarak sahilde Göztepe yönüne doğru beş km gidiş beş km geliş şeklinde idi. Oldukça düz olan parkurun neredeyse en eğimli alanı yolun Konak'ta dal-çık yapmak zorunda olduğunuz kısmı diyebilirim. 10 km de toplam kazanım 54 metre. Suda koşar gibisiniz.
Ufak bir gecikme ile yarış 09:06 da başladı. Yarışa başlar başlamaz yirmibeş metre sonra başladığınız yönün tam tersi yöne dönüp meydanın etrafında yarım bir daire çizerek ana yola giriş yapmanız gerekiyor.  Ancak ana yolda trafiği tıkamak için yerleştirdikleri dubaları dönüş anında ve kalabalıkla giderken göremeyip çarpmanız içten bile değil. Neyse ki ufak bir-iki çarpışma dışında ciddi sorun yaşayanlar olmadı ama daha işin başında 180 derece keskin ve hızlı bir başlangıç yarışmayı düzenleyenler arasında galiba hiç koşan yok diye düşündürtüyor. Aşağıda yarışın parkurunu ve eğim grafiğini görebilirsiniz.

Yarışın harita üzerindeki rotasını kırmızı çizgi ile görebilirsiniz.
Ayrıca eğim, nabız grafiği ve splitlere ait bilgiler strava'daki aktivitemden alınmıştır.

Yarışmaya katılan kişi sayısının az olmasına ve havanın sıcak olmasına rağmen hava bana göre hızlı koşuldu. 45-49 yaş grubunda bile birincinin 37 dakikada yarışı bitirmesi beni şaşırttı. Yarışmada tek su istasyonu vardı ve oda yine tek split noktası olan beşinci kilometredeydi. Dönüş yine 180 derece olunca doğalında yavaşlıyorsunuz ve tam bu anda su ihtiyacınızı gidermek nispeten daha kolay. 
Yarışmanın ilk beş kilometresi benim için hızlı sayılabilecek bir tempoda geçti. Başlangıç hesabımı 04:30 dk/km pace şeklinde yapmıştım ama koşucu sayısının az olması nedeni ile görece önde kalmak öndeki gruba tutunmamı kolaylaştırdı. Daha hızlı tempoyu yakalayınca bir ara acaba kürsü gelir mi diye düşünmedim de değil ancak daha önce hiç bu hızlarda koşmadığım için yedinci km'den sonra bu hızlara tutunmak zor oldu. Ama hızı daha da aşağılara çekmek istemediğim için bir önceki yarıştaki son iki km aklıma geldi. Sanırım bu noktada biraz kendimi zorladım. Fena da olmadı. Dayandım,Başardım.

Akşama doğru dereceler açıklandığında kendimi yaş grubunda 5. sırada görmek şaşırtmadı ancak öndekilerin daha yavaş koşmuş olacağını tahmin ediyordum. Yanılmışım.

Derece listesine baktığınızda biraz kafanız karışıyor. Bu çip okuma sistemi diğerlerinden farklı. Yarış başlangıcı ile tak altından geçiş zamanınızı başta ayrı saatler olarak veriyor. Finish ise yine yerel saat cinsinden yazılıyor. Oysa bir koşucunun görmek istediği ilk şey kaç dakikada koştuğudur. Bu kadar kısa bir yarış için tek bir split belki normal ama bari ilk beş kilometrenin kaç dakikada koşulduğunu kolayca görebilseydik. Zira bunu anlamak için finish zamanından split zamanınızı çıkarıp önce ikinci beş kilometrenizi kaç dakikada koştuğunuzu öğreniyorsunuz sonrada total sürenizden bunu çıkartıp ilk beş kilometrenizin süresini buluyorsunuz. Atatürk'ü Anma Koşusu ya! Sanırım O'nun dediği gibi biz sporcuların aynı zamanda zeki olup olmadığımızı da anlamaya çalışıyorlar. :) Bu çip sistemi eğer verileri bu şekilde bir çıktı halinde sunmaya devam ederse avantajları ne olursa olsun yarış camiasında  göreceği ilgi az olacaktır gibi geliyor. Sanırım basit yazılımlar ile bu sorun halledilebilir.

Yarış içindeki split zamanlarımızı anlamak için birazda hesap yapalım. :)
Ve bir koşu daha biter. Finih takını mutlu bir şekilde geçiyorum. Hem ziyaret hem ticaret bir arada oldu. Koşmak için sıcak denebilecek, güneşli ve güzel bir havada kazasız belasız bir koşu daha bitti. Göğüs numarasını alırken kulübümüzün adının listede yer almadığını bu nedenle bireysel katılmak zorunda olduğumu söylediğimde, "hemen listeye ekleyelim" dediler ve kayıtlarına aldılar. Her ne kadar finish listesinde kulüplerin adı yer almıyorsa da ben bir şekilde anı fotoğrafımı çektimeyi ihmal etmedim.  


 Günün sürprizi ise akşama doğru geldi. Arkadaşım Egede Son Söz isimli bir internet gazetesinde resmimin çıktığı söylediğinde şaşırdım. Sitede aşağıdaki fotograf kullanılmıştı ancak fotoğrafın üzerindeki yazı yoktu. Bir kaç gün sonra bu resmin alınarak başka internet gazetelerinde de kullanıldığını ve "İzmir Gençlik Koşusu" şeklinde başlık atıldığını gördüm. Şimdi güler misin? Ağlar mısın? Koşu Gençlik koşusu. Gazeteci arkadaş "Hay! maşallah" mı demek istemiş? Yoksa Gençliğe "Utanın sizin yerinize kimler koşuyor" mu demek istemiş anlayamadım. Yorumu sizlere bırakıyorum. İlk gün değil ama daha sonraki günlerde bu resmi bu haliyle görünce sizi bilmem ama ben çok güldüm. :))

40-49 arası "Gençler" koşuyor.

Bu koşu sırasında ve sonrasında lojistik ve psikolojik desteklerini esirgemeyen Nilüfer'e, Ayhan'a, Okan ve Zeynep'e, Haşim ve Bilgi'ye, Ahmet ve Nevin'e, Sarper'e (bana yatağını vermek zorunda kaldı:)) teşekkürlerimi sunarım. Beni İzmir'de olduğum süre boyunca çok şımarttılar. İyi ki varsınız dostlar.



Hiç yorum yok: