2 Nisan 2019 Salı

RUNATOLIA 2019


Başlarken...
Bu yıl yaptığım yarış planı içerisinde yer alan koşulardan biri olan Runatolia daha önce 2015 yılında da koştuğum bir yarıştı. Şimdilerde yarış sonrasında yarış raporunu hemen yazmak için yeterli zamanı ya da motivasyonu yaratmakta zorluk çekiyorum. Bu nedenle aslında 3 Mart 2018 de koşulan yarışın raporunu neredeyse bir ay sonra yazabiliyorum.
Çok fazla detaya girmeden yarış hakkında bir kaç konuya değinerek bu yarışı size aktarmak istiyorum.

Hazırlık...
Maraton hazırlıklarımı genel olarak aynı programa sadık kalarak yapıyorum. İçinde bulunduğum zaman diliminin uygunluğuna göre planları genellikle dört ay öncesinden yani en az on altı haftalık bir program şeklinde yapmaya özen gösteriyorum. Program sub 3:45, sub 3:30 yada sub 3:15 olacak şekilde oluyor. Başlangıç haftaları zor olmakla birlikte ilk ay sonrasında programa ve yorgunluk sonrasında ertesi gün antrenmanlarına uymak kolaylaşıyor. Bu yıl sub 3:15 lik bir programa başladım ancak yarış için hedefim asla bu değildi. Çünkü bu yıl için kendime daha çok ultra maratonlarla bezenmiş bir koşu ve yarış programı belirlemiştim. Bu nedenle Runatolia'yı hız kazanabilmek için bir destek maratonu olarak koşmakya çalıştım.


On altı haftalık programın ilk haftasından sonra kısa bir hastalık dönemi yaşayınca iki haftalık bir zaman kaybı ile programı tam olarak tamamlayamadım.
Burada önemli olan bu kısa aralığın programı aksatmasına izin vermemek oldu. Sonraki haftalarda aksayan haftaların volümünü kalan haftalara eklemedim. Ya da hızlı yapılacak intervallerde süreleri ya da tekrarları artırmadım. Bu sakatlıklara yol açabilirdi.

Başlarda haftalık 50K lık volümlerle başlayan program taper haftasına kadar 89K'ya kadar çıktı ve sonrasında yine 50K'lara kadar indi.

Toplamda 750 K'lık bir toplam antrenman volümüne ulaşmış oldum. Bunun yarıya yakınını Runatolia'nın kış bitimi sonrası ilk yarış olması nedeni ile evde bantta koşmak zorunda kaldım. Bantın sağlığa etkileri ile ilgili akıllarda soru varsa daha önce değindiğim şu noktalara göz atabilirsiniz.


Yarış...

Yarış için hazırlık sürecinde Ankyra SK den arkadaşlarımla uzun süren antrenmanları birlikte yapmıştık. Bu sürede yarış hedefleri giderek daha net bir şekil almaya başladı. Hatta başlarda 3:30 olan odak noktam son antrenmanlarda her şeyin iyi gitmesi ile acaba yaş grubunda Boston Qualifiye olabilirmiyim, yani sub 3:20 koşabilir miyim noktasına evrilmişti. Yarış öncesinde son hafta bu  hedefi sabitleyerek Yücel'in de yardımı ile bir excel dosyası oluşturup her km'yi kaç pace de koşmam gerektiğini netleştirdim. Hedef  3:19:18'di :)


Aslında Maratonlar için bu kadar net hedefler risklidir çünkü küçük opsiyonlarla hedefler yapılırsa acı sonuçları olabilir ama biraz tecrübelerime biraz da antrenmanlarıma güvendiğim için bu tempoyu çıkartabileceğimi düşünüp yarışa başlamaya karar verdim.

Maraton sırasında hedeften uzaklaşmamak için bu programı küçük bir asetat haline getirip göğsüme de iğneledim. Böylece ara ara bakıp plandan şaşmamaya çalıştım.

Ne kadar hazırlanırsanız hazırlanın ya da ben belki de ben böyle hissediyorum sabah bir heyecan basıyor, sınava girecekmiş gibi oluyorum. Aslında yaptığım planın tutabileceği kanaatine bir gece önce Tokyo Maratonu'nu koşan arkadaşımızdan iyi haber gelmesi ile varmıştık. Çünkü Şafak ile birlikte koşmuş ve aşağı yukarı aynı performansa sahip olduğumuzu görmüştüm. Onun derecesi bana tutunmak için sebep verdi ama yine de heyecanlanmadan edemedim.

Maraton için konaklama yeri olarak start finish noktasına yakın konaklamakta fayda var. Zira yarışa giderken elde kolda bir şeyler taşımamak, bitirince de hemen geri ulaşabilmek için lokasyon önemli. Ben de arkadaşlarıma uyarak bu kez Akdeniz Üniversitesi Misafirhanesinde konaklamayı tercih ettim. İmkanları itibariyle otelden hallice bir konaklama imkanı sunan misafirhane kıvamında bir yerleşim yeri. Starta çok yakın ve  sadece bu nedenle ana tercih sebebi olabilir. Yemek yeme olanaklarının olması, ucuz olması da ayrı avantajları. Sanırım sadece devlet memurları konaklayabiliyor belki bu nokta dezavantajı olabilir.

Yarış için starta yürüyerek vardığımızdan ısınmak için ayrıca bir uğraş gerekmedi. Yarış öncesi fotolar ve arkadaşlarla sabah geyiğinden sonra start noktasında yerimizi alıp yarış için geri  saymaya başladık.
Ankyra SK. Soldan sağa. Mehmet, Bekir Sıtkı, Derya, Yücel, Ben, Levent, Mehmet Öner


Bu yarışta dediğim gibi iyi bir hazırlık dönemi geçirmenin yanında iyi bir mental hazırlık süreci de geçirmiştim. Hangi km de ne yapacağım, yiyip içeceğim belli idi ve harfiyen uydum. Yarış sırasında tek değişiklik daha önceki yarışlarda ilk 10K'da aldığım katı protein barlarını almamak oldu. Bu yarışta ilk defa beş adet Multi Power Multicarbo Jel tükettim. Yarış sırasında tüketmek için yanıma dört adet almıştım ancak yarış stantlarında bu jellerden bulmak bir avantaj oldu. Hiç uğraşmadan stanttan alıp tüketme kolaylığı yaşadım. Kabaca 8K, 15K, 23K, 30K ve 35k'da birer tane aldım. Bu tür jeller su ile tüketilmek zorunda olduğu için bir iki tanesini su şişesinin içine sıkarak su ile birlikte tüketmeye çalıştım. Özellikle yarış sonuna doğru hem yorgunluğun hem de artık önerilenin üzerinde bir tüketim miktarından olsa gerek beşinci jel'den sonra hızla gelişen bir karın ağrısı yaşadım. Yaklaşık 36.K'da meydana gelen bu ağrı fazla rahatsız edici olmadı ve yaklaşık 2K sonra da geçti. Bu nedenle bu tür gıdaları yarış öncesinde denememişseniz ya da benim gibi bu miktarlarda denememişseniz yarış o anda sizin için kabus ile sonuçlanabilir. Dikkatli olmak lazım.

Ekipman...

Yarışta yeni bir ayakkabı ile koştum. Adidas Adizero Adios 3. Boost tabana ve hafif bir orta tabana sahip ayakkabı oldukça minimalist sayılabilir. Topuk yüksekliği 10mm olan bu ayakkabı genel olarak alışık olduğum desteksiz ayakkabılar içinde oldukça iyi bir yer etti. Yarış öncesi oldukça fazla deneme sürem oldu ve hiç bir sorun hissetmedim. Ayakkabının tam olarak üretim yılını bilmiyorum ama şuan piyasada bulabilmek maalesef pek mümkün değil. Oldukça zor edinebildiğim bu model daha önceki denediğim Adios modeller kadar dayanıklı görünmesinin yanında oldukça hafif ve bence hızlı bir ayakkabı. Yeni deneyecekler için ve özellikle destekli modeller tercih edenler için alışması zaman alabilir. Boost tabana gelince daha destekli ürünlerde iyi bir destek sağlıyor olabilir ama bu kadar ön kısmı ince bir ayakkabı için sanıldığı kadar mucize etki yaratmayabilir ki bu benim yerden aldığım desteği hissetmek adına tercih ettiğim bir şey.


Yeni denediğim diğer bir ürün ise Siroko K3S Spor gözlüğü. İspanyol malı olan bu gözlük oldukça kaliteli bir malzemeden yapılmış. Almadan önce fazla bir bilgi edinemediğim bu gözlüğe sipariş verirken çok tedirgin oldum. Gelir mi? Çakma site mi? Kredi kartı vermek güvenli mi diye. Ama hızlı kargo ve gününde teslimat, sürekli bilgilendirici geri bildirimler ile sitenin çakma bir site olmadığına ikna oldum. Benden sonra ürünün bisiklet için olan modellerini alan arkadaşlarımın da memnun kalmaları güvenimizi bir kat daha arttırdı. Değiştirilebilir camlar, optik iç çerçeve takılabiliyor olması (sadece belli modellerde), ucuz (çin malı kadar değil) ve gözü tam olarak koruyabiliyor olması, buğulanma yapmaması benim için oldukça önemli artılarından. Eksi noktası ise optik çerçeve için seçilmiş ürünün cam adaptasyonu için torslu cam kullanılmasının zorunluluğu cam için seçmeniz gereken ürün skalasını daraltıyor ve fiyatı arttırıyor. Ayrıca montaj ya da çerçevenin yerine takılması sırasında kırılma yaşanabilir, ürün oldukça hassas. Ama içine benim gibi miyop bir gözlük yaptırmak zorunda değilseniz kesinlikle süper bir avantajınız var demektir. Renkli camların takılması bana çok pratik gelmedi ama zaten tek cam sipariş vermiştim bu nedenle çok da sorun değil. Sadece temizlik sırasında ön camı çıkarıp takmak koşarken ya da bisiklet sürerken mümkün olmaz.




Bu yıl içerisinde daha önceki yarışlarda kullandığım Timex Global Trainer Multisports saatten vazgeçerek Garmin Fenix 5'e geçiş yaptım. Üzerinde çok konuşmayacağım zira çok detaylı inceleme yazılarını ve videolarını internette bulabilirsiniz ancak kişisel deneyimlerimi daha çok ultralarda denemelerimi daha sonraki yazılarda ara ara paylaşmayı deneyeceğim. Zira bazı özellikleri keşfetmek için zamana ve pratik bilgilere ihtiyaç oluyor. Yeni ekipmanlardan biri de bu saat ve göğüs bandı idi ve koşuda hakkını fazlasıyla verdi.


Sonuç...
Bu yarış için çok fazla anlatabileceğim bir şey yok. Daha önceki yarışlarımdan daha hızlı ve daha az antrenman süresi ile daha kolay bir koşu geçirdim ve 3:18:11 gibi bir sürede hedeflediğim sürenin altında bitirdim. Daha sonra öğrendim ki bu süre aslında Boston Maratonu için gereken sürenin çok çok altında bir süreymiş. Bu nedenle tek taşta iki kuş vurmuş oldum. Artık geriye Boston Maratonu için kayıt zamanının açılmasını beklemek kaldı.

Aslında bu yarış ile iki değil üç kuş vurmuş oldum diyebilirim. Antalya Maratonu'nun benim için sosyal anlamda dostlarla görüşmek (burada Tenzil ve Yaşar'a özel teşekkür etmem gerek her seferinde görüşmeyi organize edip keyifli ve hoş bir anı haline getirmeyi başarıyorlar), birlikte maraton koşmanın yanında Adım Adım ile birlikte yardıma ihtiyacı olan insanlara dokunabilmenin de adı. Bu yıl da bu koşu vesilesi ile Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) adına bağış toplamak için koştum ve benim bu amacıma inanan sevgili dostlarımın desteği ile dört anne ve çocuğa ihtiyaç duydukları eğitim için destek olabilecek bağışı toplamayı başardım.

Göğüsteki hedef kartına dikkat. :) 



Maraton Sonucu. 3:18:11 Genelde 43. Yaş Grubunda 5. 
Strava kaydı için.


Hiç yorum yok: