28 Ekim 2024 Pazartesi

TOR330 - Tor des Géants® (TdG) -2024 330K 24000D+




"Ben esasen kendimi araştırıyorum, benim fiziğim de metafiziğim de budur."
                                                                                                    Montaigne

2022'de UTMB yarışını bitirdikten sonra aklıma düşen Tor des Géants® (TdG ya da diğer adı ile TOR330) sevdası 2023 yılında çıkmayan kuranın ardından 2024 yılına kalmıştı. Bu yıl Courmayeur finiş takının altında iki yıl boyunca sarf edilen emeğin karşılığı olarak pek de beklemediğim duygusal sonuçlar, fiziksel hasarlar ve iyi bir sıralama ve süre ile son buldu. Son buldu diyorum çünkü en son satırda duymayı beklediğiniz bu cümleyi daha başından söylemek istiyorum. 

8-16 Eylül'de İtalya'nın kuzey batısında yer alan Aosta Vadisinde yapılan TOR330 namı diğer Devlerin Turu yarışını bu yıl genel sıralamada 76. yaş grubunda 10. ve toplamda 352 kilometre 24170 (ITRA Resmi rakamları ile) irtifa kazanımlı 110 saat 25 dakika gibi bir sürede bitirmeyi başardım. Sanırım bu uzunlukta bitirdiğim ilk ve son yarış olacak. Nasıl 2022 yılında UTMB yarışı sonrası 100 mil yarışlarının kapısını kapatmamak üzere açtığımı söylemişsem bu kez de 200 mil yarışlarında artık koşmayı düşünmüyorum ve son diyebiliyorum.

"Aşık olduğu kadınla buluşup mutlu olduktan sonra hoşçakal demenin ardından duyumsanan o yoğun kaybetme hissi. Bunaltı." diye tarifliyor; Dr. Tokay Murakami'nin Kadınsız Erkekler kitabında, hayatına olumsuz yön veren bir kadına duyduğu ve daha önce hiç yaşamadığı aşkı anlatırken.

Koşuya olan aşkım her defasında sonsuz keyif aldığım, içinde kaybolmaktan mest olduğum bir varoluş çabası. TOR330 ise tıpkı Dr. Tokay'ın tariflediği geç bulunup çabuk kaybedilen ve ardından bunaltı hissettiren aşk öyküsü gibiydi. O kavuşamadığı için bunaltı hissediyordu bense kavuştuğumda yaşadığım sondan memnun kalmadım.

Oysa ben buraya (TOR330'a) her zaman ki gibi kendimi araştırmaya gelmiştim, fiziğim de metafiziğim de buydu. Aşık olduğum koşu ve dağlar için bir bedel ödeyerek bunaltı hissetmek istemiyordum.

Son anlarını ıstırapla koşmaya gayret ettiğim yarışta Courmayeur finiş takının altından geçerken, mutlu ve başarmış olma hissi kadar yoğun bir şekilde "bir daha görüşmeyiz muhtemelen" diye düşündüm aşık olduğum patikalar için. Belki zamanla fikirlerim değişir bilemiyorum ama yazıyı kaleme aldığım anda da halen aynı şeyleri düşünmekteyim. 

Bu itiraflı girişten sonra bilmeyenleriniz için söyleyeyim malum yarış uzun, bu nedenle yazması uzun sürdü. Sanırım okuması da uzun sürer. Şimdiden uyarayım. ;) Okuduğunuz şeyden keyif alır mısınız bilemiyorum ama içinden çok ders çıkaracağınıza eminim.

Her zaman olduğu gibi yarışa başından sonuna nasıl hazırlandım, nerelerde kaldım, parkur nasıldı, ne tür ekipman kullandım, süreci nasıl yönettim, artılar ve eksiler gibi konulara değinerek bu yarışı sizler için anlaşılır ve başarabilirsem cazip, kendim için ise tarihe düşülen bir not haline getirmeye çalışacağım.

Genel...

TOR330 Aosta Vadisinde koştuğunuz oldukça teknik bir parkura ve mevsim itibari ile ani hava değişikliklerine gebe, dünyadaki zorlu trail yarışlar sıralamasında önemli bir yere sahip bir o kadar da popüler bir yarış. Courmayeur'dan başlayan ve saat yönünün tersinde Devlerin Turuna adını veren dağların eteklerinden geçerek Aosta Vadisi çevresinde tam bir tur atıp yine Courmayeur'da biten bir yarış. Vadinin güney ve kuzey kısmında Alta Via 2 ve Alta Via 1 denilen Alp geçişlerinde kullanılan çok popüler rotaları takip ediyorsunuz. Yer yer 3300 metreye kadar çıklan rotanın büyük kısmı 2500 metre civarında koşuluyor. Teknik olarak çok zor alanları, sert yan geçişleri olmakla birlikte kasaba içlerinden geçen oldukça keyifli ve kolay kısımları da mevcut.

Yarışmaya katılmak için UTMB'deki gibi taş toplama zorunluluğunuz yok. Önerilen en az 100K civarında birkaç yarış bitirmiş olmanız ve kendi kendine idame edecek düzeyde bir deneyiminizin olması yeterli görülüyor. 1100-1200 kişi civarında katılım oluyor. Her ülkenin belli bir kotası var. Ör: Her ülkenin minimum 2 kişilik bir kotası var ve bu başvuran sayısına bağlı. İtalyanlar için ise %30'luk bir kota mevcut. Bu yıl üç kişilik bir talep olduğu için kura stresi yaşamadık. Bekir Sıtkı Kandemir, Tolga Güler ve ben bu yıl katılacak listede yer aldık. Toplam katılımcı sayısı yıllara göre artmakla birlikte bitirme oranı neredeyse %60 oranına sahip. Bu yıl havanın kötü gitmesi nedeni ile bu oran neredeyse yarı yarıya idi. 

Kayıt ücretleri de yıllara göre giderek artan bir trendde. Bu yıl 900€ katılım ücreti vardı. Ayrıca sağlık sigortası, GPS talebi gibi birkaç detayla bu paralar anında bin Euro'ların üzerine çıkabiliyor. Katılım ücretine gala yemeği, finişher yemeği, Base-Vita'lardaki (ana yardım istasyonları) yemekleriniz, TOR330 tişörtünüz, finişher tişörtünüz dahil. Burada çok fazla detaya girmeyeceğim çünkü bu tür detaylar yıldan yıla çok değişiyor ve yarış sitesinde ayrıntılarıyla bahsediliyor. Tam da yeri gelmişken İtalyan'ların bu konuda kötü bir internet sitesi tasarımının olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz. Bu nedenle aradığınız bilgiye kolay ulaşamıyorsunuz ve girip kayıt olduğunuz andan itibaren bir şeyleri eksik yapmış hissine kapılıyorsunuz.

Ulaşım ve Konaklama...

Yarış İtalya'da Courmayeur’de başlıyor ve bitiyor. İlginçtir Cenevre'ye uçarak oradan Mont Blanc tüneli ile Courmayeur'a ulaşmak daha kolay. Cenevre havaalanından Courmayeur’e servisler var. (Gidilecek yıla göre bu bilginin teyit edilmesi en doğrusu.) Ancak biz İtalya üzerinden önce Bergamo Havaalanına inip oradan Milano merkez ve sonra Aosta Vadisi üzerindeki karayolu ile Coumayeur'a gittik. Milano Malpensa Havaalanına inerek de aynı rota yapılabilir. Temelde ikisi de Cenevre üzerinden gelinen rotaya göre daha zor ancak Mont Blanc Tüneli yarışın olduğu hafta kapalı olduğu için bu yolu tercih etmek zorunda kaldık. Otobüs, araç kiralama ya da tren ile gidilebilir ama İtalyan'lar da bize benzediği için biraz düzensiz olduğunu düşündüğüm ulaşım sistemine önceden çalışmakta fayda var. Tabi bu blog bir turizm sayfası olmadığı için ulaşım, konaklama gibi durumları çok detaylandırmadan aktarıyorum.

Yarıştan çok önce konaklama için otelimizi aldık. Konaklama için yer bulmanın sıkıntılı olabileceği hep söylenen bir şey. Ayrıca döneme has artan turist talebi nedeni ile fiyatlar da uçtuğu için erken davranmakta fayda var. Courmayeur çok büyük bir kasaba değil. Yarış merkezine 500-1000 metre yakındaki tüm oteller işinizi fazlasıyla görecektir. Hatta merkezden uzak kenarlarda otel bulup ekonomi yapılabilir. Etrafta yeme içme yeri ne çok ne az. Birkaç popüler pizzacı ve restoran var. Fiyatlar ise orta üzeri denebilir.

Yarışa genellikle bir iki gün önceden gelmek tercih sebebi. Ben de öyle yaptım. Pazar günü başlayacak yarış için cuma günü yola çıkıp akşam Courmayeur'a vardım. Yarış öncesi gerekli hazırlıkları yapmak ve ortamı görmek için bu süre fazlasıyla yeterli. Birazdan hazırlık kısmında da anlatacağım gibi antrenmanların bir kısmını da Aosta Vadisi'nde geçirince çok erken gelmek gibi bir gayretim olmadı. Konaklanan otele yarışa giderken çantalarımızı bırakmak mümkün oldu. Otelden otele göre değişebilir belki ama bize oldukça yardımcı oldular. 

Hazırlık...

Yarışın antrenman kısmı en az yarış kadar uzun ve yorucu. Aslına bakarsanız benim için yarış çoğu kez kurada adınızın çıktığı gün ya da yarış kaydınızın yapıldığı andan sonra başlıyor. Bu şekilde düşünmek hazırlıklar sırasında kolay adapte olmamı, sürekliliğimi ve kararlılığımı çok belirliyor; ancak yorucu olduğunu söylemeliyim. Özellikle biz amatör sporcular için bu tür uzun yarışlara hazırlanmak hele de işi biraz ciddiye alıyorsanız birçok detayla uğraşıp kendiniz ve çevrenizdekiler için hayatı zorlaştıran süreçleri yaşamanız anlamına gelebiliyor. Bu noktada destekçilerinize de büyük işler düşüyor.

UTMB için hazırlık planının bir benzerini TOR330 için de yaptım diyebilirim. Burada temel prensiplerden bahsedip, tuttuğum kayıtları paylaşmakla yetineceğim. Belki belli bir düzeyde antrenman yapmak isteyenler için göz atıp benzer bir çalışma düzenini sağlamasına yardımcı olabilir.

Haftanın ilk günü olarak kabul ettiğim Pazartesi günleri özel bir durum olmadı ise kesinlikle antrenman yapmadım. 2024 Ocak ayında başlayan planın Ön Hazırlık, Base1 ve Base2 döneminde haftada sadece üç kez koşarak aylık 200-250 km'lik bir hacim tutturmaya çalıştım. Aylık 3000m toplam irtifa kazanımı ile başladığım antrenmanları 6000m civarına çıkardım. 


Ön Hazırlık

Base 1

Base 2

Base 3 yani Nisan ayına geldiğimizde artık biraz daha antrenman saat ve günlerini artırmaya başladım. Haftalık üç olan koşuları beş güne hatta bazı haftalar altı güne çıkardım. Haziran ayı ile birlikte haftalık koşu beş gün ve bir gün de ağırlık olmak üzere Yükleme ayına kadar bu şekilde devam ettim.

Bu sırada aylık koşu hacimleri 350-400 km ve toplam irtifa kazanımı ise aylık en az 12000m olacak şekilde sürdürdüm. Koşu volümünün yeteceğini düşünmekle birlikte önceki uzun yarış tecrübelerinden de edindiğim bilgi irtifa kazanımının bir şekilde eksik kaldığı yönünde idi. Haftalık en az 3000m irtifa kazanımı olacak şekilde bu aylardan başlayan programı neredeyse sona kadar böyle sürdürmeye gayret ettim. Uzun uzun tırmanışların hatta inişlerin ve sert parkurların olduğu bu yarışta volümden çok iniş ve çıkış antrenmanlarının daha önemli olduğunu düşünüyordum ve iyi ki de bundan ödün vermemişim, yarışta çok işime yaradı. Yarış sezonunu Mart ayında Antalya Maratonu ile açmıştım. Henüz daha başında olduğum antrenman dönemi için yeterli uzun antrenmanlarım olmasa da hız kazanmak için iyi bir başlangıç olmuştu. 

Base 3

Build 1 döneminde bir tane 60K ve Build 2'de de yine bir 60K yarışı planlamıştım. Bu yarışlar hem hazırlıklarımı hem de yeni alınan malzemeleri deneme fırsatı yaratmak içindi. İlki Mayıs ayında koştuğum Yesemek Ultra idi. Kendi de yeni Yesemek Ultra yarışına ilk defa katıldım. Burada detaylara girmeyeceğim ama iyi skorla bitirilen yarışta yapılan antrenmanların işe yaradığını test etmek güzel oldu. 

Build 1

İrtifa kazanımlarına önem verdiğim için özellikle yokuşlarda saatte 600 metreden daha az bir vertikal hızda koşmamaya çalıştım. Bu bazen çok zorlayıcı olsa da özen gösterdim. 24000m irtifa kazanımlı bir yarışta bu sabit hızda gidebilseniz bile sadece bunun için kırk saat harcamanız gerektiğini yani neredeyse iki gün hiç dinlenmeksizin yol almanız gerektiğini düşününce yarışın zorluğu ortaya çıkıyor. Bu da bütün bu mesafeleri aşarken beden dayanıklılığınızın yanında zihnen de ne kadar dayanıklı olmanız gerektiğini gösteren başka bir gerçek. Bunun antrenmanını yapabilmek maalesef zor. Yorgunken kalkıp antrenmanlara gidebilmek, keyifsiz bir günün sonunda ne olursa olsun koşmaya çalışmak, acıksanız da biraz zorlamak, hava şartları kötü olsa bile koşmak da bir yönüyle zihninizi zorlayan koşulların başında geliyor ve siz istemeseniz de kıyısından köşesinden zihnin dayanıklılığınızı arttıran şeyler.

Build 2'de 55K'lık Kızılcahaman Ultra'yı Haziran'da, Build 3'de de 57K'lık Gölpazarı Ultrayı Temmuz'da koştum. Her ikisi de antrenman yarışı olmasına rağmen oldukça iyi zamanlarda bitti. 


Build 2


Build 3
Yükleme ayındaki düşük volüme rağmen bu aya da bir Aladağlar antrenmanı 50K'lık oldukça sert bir Aladaşlar Ultra yarışı sığdırmayı başarabildim.

Yükleme haftası Ağustos ayına denk geldiği için aslında hacim ve irtifa kazanımlarını artırmak gerekirken daha önceki senelerde olduğu gibi araya giren tatil ve sıcaklar nedeni ile antrenmanlarda bir miktar azalma meydana geldi; ancak bunun telafisi biraz gecikmeyle olsa da şirketin kapanıp bir hafta tatil vermesi nedeniyle Ağustos ayının ortasında Aosta Vadisi'nde yapılan uzun ve kararlı bir antrenman ile kapatıldı.

Yükleme PK

Aslında hiç akılda yokken birden gelişen olaylar ile bir hafta içinde yoğun bir antrenman yapabilmeme olanak sağlayan fırsatlar ile yarışa üç hafta kala yarış rotasında yaklaşık 280K patika ve 17.000m civarı irtifa kazanımlı antrenman yaptım. Bu imkanın göz kırptığı anlarda başta sevgili Sertan Girgin'e fikrimi anlattım o da buna olanak sağlayacak imkanlar için beni ve bana katılmaya istekli olan Bekir hocaya doğru öneriler ile yardımcı oldu. Kısa bir sürede antrenman planını oluşturup yarışın da başlangıcı olan Courmayeur'da bulduk kendimizi. Lojistik açıdan Sertan'ın paha biçilmez önerileri ile günlük 30-50 km arasında rotanın neredeyse en kritik noktalarını görebilmemize olanak sağlayan bir antrenman yaptık. Bir haftanın sonunda eşsiz bir deneyim ile ağızlar kulaklarımızda sakatlanmadan evlerimize döndük. 

Rota üzerindeyken ilk hissiyatım antrenmanlarıma motivasyon olan 100 saat civarında bitirmek ya da ilk 100'e gidebilmek hedefinin bizler için çok zor bir hedef olduğu oldu. Antrenmanları eksik yaptığımı düşündüğümden değil aksine dağların bilinmezliğinden kaynaklan sorunlar beni ürküttü. Parkurun derinliği, yoğunluğu, size verdiği mücadele hissi beni endişelendirdi. Çay şekeri de bal da bir tür tatlı ama ikisinin de ağzınızda bıraktığı hissin farklılığı gibi bu parkur da bize bildiğimiz parkurlardan farklı olarak cutt-off'a yakın koşulabilir gibi bir tat hissettirdi. Antrenmanın ilk günü yoğun yağmurda kalıp otele yetişemeyince bu ve benzeri durumları yarışta yaşadığımızda yarışın hiç de aklımızda olan, tasarladığımız şeye benzemeyeceği hissi oluştu. Tabi bunları böyle hissetmemde benim detaycı yanımın da bir miktar katkısı var denebilir.  

Aosta Vadisindeki antrenmandan döndükten sonra tamamen taper down dönemine girip yarış zamanını gelmesini bekledim diyebilirim. Bu süreyi daha önce defalarca okuduğum Sertan'ın kardeşi Serkan ile birlikte katıldıkları ve TOR330 deneyimlerini aktardıkları yarış raporlarını okuyup analiz ederek geçirdim. 

Kayıt..

Kayıt kısmı biraz gözümü korkutuyordu çünkü kayıt sırasında beklemenin çok uzun olduğu yazıyordu her yerde; ancak öyle olmadı. Cumartesi günü öğlene yakın gittiğimizde daha kayıt ve çanta dağıtımı başlamamış ve insanlara sıra numarası veriliyordu. Bu sanırım beklemenin önüne geçmiş. Biz de sıra numaralarımızı aldıktan sonra zamanı gelince meşhur sarı çantalarımızı almak ve kayıt öncesinde şehirde biraz dolaşıp fuar alanı olarak kullanılan spor salonuna yeniden gittik. Nedense zihnim hep UTMB ile kıyaslıyor bu yarışı. Fuar alanı da gözüme biraz sönük geldi. TORX ürünleri, Kailas'ın yeni ürettiği ayakkabının reklam standı, Garmin standı, takviye gıdalar stanttı ve bir tane de yerel spor mağazasının dışında bildik markaların hiçbirinin stanttı yoktu. Belki özel bir tercihtir bilemiyorum. 


Kayıt sırasında yerel halktan gönüllüler oldukça sevecen ve ilgi ile her detayı size aktarıyorlar. 
Numaramı nasıl takmam gerektiğine kadar detaylıca aktardı bu sevimli kızcağız.

Tolga ikimizden de tecrübeli hatta artık Türkiye'de TOR330 konusunda en tecrübeli (en çok bitiren kişi) olduğu için bizi atlanabilecek küçük detaylar konusunda hep bilgilendirdi ve sağ olsun hiç yanımızdan ayrılmadı. Buraya fotoğraf koyamadım ama yarış öncesi kayıt sonrasında dilerseniz spor salonunda masaj ve ayaklarınıza koşu sırasında yıpranmasını önleyici bant uygulaması yaptırabiliyorsunuz. Ben de bunu denemek istedim ve masaj yaptırdım. Hatta üçümüz de yaptırdık. Kendi adıma güzel ve rahatlatıcı, kasları dengeleyici bir destek olduğunu söyleyebilirim. Ayak için bant uygulaması yaptırmadım; iyiki de yaptırmamışım yeri gelince çok kişisel olan bu deneyimden bahsedeceğim.

Kayıt sırasında bir malzeme kontrolü olmadı. Zaten daha önceki yıllarda zorunlu malzeme olarak sayılan bazı ürünler artık gerekmesi halinde sizin kullanımınıza bırakılmış durumda. Bu nedenle çantaya neler koyulacağına dikkat etmekte ve TOR330 sitesinde yazan malzemelerin bence tamamını koymakta fayda var. 

Kayıt yapılır da anı fotoğrafı olmaz mı?
Soldan sağa; Tolga Güler, Tolga Uz, Bekir Kandemir

Çantayı cumartesi günü makarna partisine kadar ya da sabah yarış başlamadan önce teslim etmeniz gerekiyor. Çanta teslimi sırasında da bir kontrolden geçilmiyor. Bu noktalar beni şaşırtsa da bu düzeyde bir yarış için insan artık işi şansa bırakmazmış gibi geliyor.

Çantaları alıp otellere döndük. Ben makarna partisine kadar çantaya konulacak malzemeleri teker teker sınıflandırıp, ıslanmalarını engellemek için torbalara yerleştirip üzerlerine içindeki malzemeleri yazıp tek tek koymaya başladım. Bu iş başlı başına bir konu aslında. Günler süren yarışın neresinde neye ihtiyacınızın olacağını kestirmek çok zor. Hava durumu belki de en belirleyici faktör ama bilmediğiniz bir memlekette ve dağlarda havanın nasıl gidebileceğini kestirmek de çok zor. Ancak özellikle sizi hayata bağlayabilecek ekipmanlarınızdan kesinlikle ödün vermemek lazım. Bu malzemelere ekipman kısmında biraz değineceğim. 

Makarna Partisi ya da yarış brifingde yarış ile ilgili detaylar aktarılıyor. İki dilde yapılan bu konuşmaların çoğunu kaçırdım ve anlamadım desem yeridir. Kalabalık ve daha çok sosyalleşme ile geçen bu tür ortamlarda bilgi aktarmak çok zor olduğu için bana hep etkisiz ve saçma geliyor. Birkaç arkadaş edinmenin dışında çok girişken de değilseniz yarış ile ilgili kapılacak detay bulmak zor. Verilen yemek için de Tolga'nın yorumu "bu sene para az galiba oldu." Daha önceki yıllarda menünün daha iyi olduğundan bahsedildi. Giderek yarışın kalitesinin düştüğünden konuşuldu. Bunları değerlendirmem zor. 

Malzemeler ve Ekipmanlar...

Burada bu yarışta ilk defa kullandığım yeni malzemeleri aktaracağım. Kullandığım malzemelere olabildiğince uzun denemeler sonrasında ve birkaç çeşit ürün deneyip değiştirerek karar verdim diyebilirim. (Hiçbir malzeme ile sponsorluk ve iş birliği ilişkim yoktur.) Malzemeleri edinirken yaptığım değerlendirme sırasında öncelikle bu ürünü sahada ve benzer şartlarda kullanmış kişiler var mı, deneyimleri nasıl buna dikkat ediyorum. Ancak bu deneyimler malzemeyi kullanan kişinin deneyimine ya da malzemeye olan takıntı ve/veya bağlılığına göre de şekil alabildiğinin farkında olmak lazım. Üretici firma, kullanım sıklığı ve geri bildirimlerdeki memnuniyet ve ülkemiz için artık daha ön sıralarda yer alan fiyat performans oranı. Çünkü bazı ürünler kaliteli olsa da olmasa da pahalı olabildiği gibi popülerliğine ya da işinize yarayacak çok teknik bir malzeme alım gücünüzün dışında olabiliyor. Ayakkabılardan başlayalım.

The North Face Vectiv Enduris 3 Futurelight;

Yılın ortalarında keşfettiğim bu model daha önce hiç kullanmadığım bir ayakkabı markası ve modeli idi. Daha çok yağmurluk ararken Futurelight kumaşın su ve yağmur geçirmezliği üzerinden bu markanın kendine özgü bir GoreTex muadili ürün yaratmış olduğunu fark ettim. Ayak kalıbı olarak ön tarafı bir miktar dar olan bu model içinde ayağım bu darlığa rağmen çok rahat hissetti ve daha ilk andan itibaren sanki benim için yapılmış gibi bir hissiyat ile giydim. Denemeleri ise antrenmanlarda yaptım. Taban desteği ve yumuşaklığı, ön kısmındaki kayalara çarpma ile alabileceğiniz hasarlara engel olan destek kuşağı ayakkabının ilk göze çarpan özelliklerinden. Tabanının kaymayı engelleyici Vibram olmamasına rağmen kaydırmazlığı çok başarılı; ayrıca taban deseni içindeki negatif çökük alanların özellikle ıslak seminde vakum etkisi yaparak kaymayı zorlaştırdığını düşünüyorum. Bağcık sistemi klasik; ancak kolay çözülmüyorlar. Ayak kubbesi yüksek kişiler bir miktar zorlanabilir ama, çok da rahatsız edici değil. Özellikle tozluk kullanmak isteyen kişiler için tozluğun takılabileceği ön halka mevcut ancak arkada cırt cırt sistemi yok. Stabiliteyi arttırıcı arka topuk destekleri çok başarılı. Alt desenin diş derinliği ise özellikle 3.5 mm üzerinde ve çamurda tutunmayı kolaylaştırırken ıslak kayalarda kaymayı zorlaştırıyor. Yaklaşık 150K kadar giydikten sonra yarışa saklamıştım ama Aladağlar Ultra yarışında kullanarak dayanıklılığını test etmek istedim. Burada ayakkabı bana göre dayanıklılık testini geçemedi. Taban desenindeki iki ayrı materyalin kullanıldığı alanlar keskin kaya yüzeylerinde frenleme yapmak isteyen ayakların direncine dayanamayarak kenarlarından açıldı. Bunun sert ve acımasız bir test olduğunu kabul ediyorum. Özellikle Karasay ve Alaca inişlerinin. Üst materyalinde en ufak bir hasar olmamasına rağmen alt yüzey biraz hırpalandı. Bunun üzerine ayakkabıyı bu hali ile TOR330 rotasındaki antrenmanımda kullanmaya karar verdim. Toplamda 460K yol yapan ayakkabının altı yıpranmış olmasına ve sert koşullara maruz kalmasına rağmen ayaklarımı vurmadı, kaymadı, yağmur geçirmedi ve beklenenin ötesinde bir yeni hasar almadı. Normal koşullarda bu ayakkabı çok rahat 700-800K civarında kullanılabilir. Böylece yarışta kullanacağım ilk ayakkabıyı seçmiş oldum.  Yeni bir tane alarak 50K kullanıp yarışta 300K kadar kullandım; ancak yarış ortamı özellikle sol ayağımda ayakkabıya bağlı olduğunu düşündüğüm beklenmedik sorunlar yaşamama neden oldu. Samimi olmak gerekirse bu sorunlar yarışa özgü koşulları tam bilememekten kaynaklanan ayakkabı numarasını doğru seçemediğim için kaynaklandı diye düşünüyorum.

Merrell Agility Peak 5;

Diğer ayakkabı ise Merrell idi. Bunu da antrenmanlarda deneyerek rahatlığını, tutuşunu, destek noktalarını test etme şansım olmuştu. Dayanıklılığı konusunda iyi yorumlar almış olması beni denemeye sevk etti. Özellikle tabanının Vibram oluşu ve bu tabanın kaymazlığı üzerinden verilen puanlar iyi idi. İlk Merrell deneyimim başka bir modelinde oldukça başarısız olsa da bir şans daha vermek istedim. Su geçirmez bir ürün değil. Taban desteği oldukça başarılı. Ayağı güzel kavrıyor ve stabilitesi iyi. Diş derinliği 3,5 mm'den büyük ve güzel bir taban deseni var. Ancak bu üründe de alt desende çift materyal kullanılmış bir taban olması nedeni ile çok sert parkurlarda sorun yaşanabilir diye düşünüyorum. Ön kısımda sert çarpmalara karşı özel bir kaplama yok. Bağcık sistemi klasik; ancak kolay çözülmeyen bir bağcık kullanılmış. Özellikle tozluk kullanmak isteyenler düşünülmüş ve bunun için hem ön halka hem de arka cırt cırt yapısı tasarlanmış. Bu özelliklere sahip ayakkabı bulmak zordur. Yaklaşık 50 km kadar deneyerek sorun yaşamadığımı ve rahat hissettiğimi düşündüğüm için yarış içerisinde özellikle gündüz ya da havanın iyi olduğu anlarda giyebilirim diye yedek ayakkabı olarak çantaya koydum; ancak yarış sırasında durum hiç de beklenildiği gibi olmadı. Beklediğim ayak desteğini sağlamakta zorlandı. Özellikle inişlerde bir iki kez ayağımı kayaya da çarpınca uç destekten yoksun olduğu için canım çok yandı. Bu nedenle bir sonraki kontrol noktasında yine diğer ayakkabıya geçtim. 

Nike Trail Jacket GoreTex;


Yağmurluk bulmak için fazla deneme yapmak zorunda kalmadım. Bu ürünü benden önce Bekir Hoca almıştı ve denemişti. Memnuniyeti üzerine ben de bir tane edindim. Söylemeliyim ki TOR330 antrenmanında maruz kaldığımız yağmurda da yarış anında maruz kaldığımız yağmur ve rüzgarda da rüştünü fazlaca ispat etti. Daha önce UTMB'de kullandığı Salomon Bonatti yağmurluk için aklımda hep bir soru işareti vardı ve eskimiş olduğunu da düşünerek yeni bir tane daha alıp yarışta kullanmak için ilk yağmurluk olarak ona karar vermiştim; ancak Nike'ın dokusu ve bu denli su geçirmezliğe ve GoreTex oluşuna rağmen hafifliğine tav oldum diyebilirim. Bunun ötesi kalın naylon çöp poşeti. Biri Salomon Bonatti diğeri Decahtlon'un Evadict'i ve H/H yağmurluk olmak üzere dört yağmurluk ile gittim ama yarış için üçünü çantaya koyup yarış boyunca sadece Nike'ı kullandım. İçinize giydiğiniz kalın uzun kollular ile Eylül'de Alplerdeki hava koşulları ile gece ve gündüz başa çıkabilmek mümkün oldu. Kabuk tarif edilen bu en dış tabaka aslında üşütmez bir tabaka değil. İçinize özellikle kapüşonlu bir kaz tüyü ince ara katman onun altına belki uzun kollu bir termal tişört ve en içe de teknik ve ince bir tişört giyerek karşılaşacağınız tüm hava şartlarına göre inceden kalına hava şartlarına uyum sağlayabilirsiniz. Önemli olan kıyafetlerin hava alabilir ve mümkünse çok hafif olmaları. 

NORTEC Trail24 Micro Crampon;

Kramponlar bu tür yarışlar için önemli ekipmanlardan daha önce hiç kullanmadığım için nasıl kullanılması gerektiğini de ne kadar ihtiyacım olacağını da tahmin etmekte güçlük çektiğim ve aklımı meşgul eden ürünlerdendi. Vadide antrenman yaparken hava zaman zaman yağmurlu ancak hiç karlı olmadı; yani deneme şansımız da olmadı. Dönerken de almayı ihmal ettik. Yarış öncesi Derya'dan Decathlon'un bir ürününü bulmuştum ve ağır gelmesine rağmen yanıma aldım.  Son anlarda Sertan krampon hatırlatmasında bulununca elinde olduğunu tahmin ettiğimiz Ömür Birler Hoca'dan da bir tane ödünç aldım ama, numarası küçük olduğu için bana zar zor uydu. Neyse ki kayıt sırasında aynı ürünün uygun numarasını buldum ve bir tane aldım. Hayat kurtarıcı oldu desem yeridir. Özellikle son geçitte yağan kar nedeni ile hem tırmanmak hem inmek benim için daha güvenli hale geldi. Kullanımı kolay ve ağır değiller. Dayanıklı ve hafif çelikten yapılmış bağlantıları ile bu ürün ayakkabı için de zarar verici değil. Tam olarak kaç saat kullandım bilmiyorum ama ben geçitten geçtiğim anda takılması zorunlu değilken benden sonra geçenler için zorunlu tutmuşlar. Koşuyu zorlaştıran nokta kar ve ıslanan zeminden dişlere yapışan çamur. Ayakları biraz ağırlaştırıyor. Hatta ara ara ayağınız yere bu nedenle takılabiliyor.



Garmin Fenix 7x pro sapphire solar;

Kullanmakta olduğun Fenix 5'in batarya ömrünün ve harita özelliklerinin bu yarış için yeterli olamayacağını düşünüp bu yarışa özel biraz da kendimi şımartmak için böyle bir ürün kullanmaya karar verdim. Saat ya da saate rota yüklemek bu yarış için olmazsa olmaz değil bence. İşaretlemeler bir ki yerde yön tayin etmekte eksik işaretleme yüzünden zorlanmakla birlikte oldukça yeterli ve zaten yarış öncesi bölgede yaptığım antrenman bana yön tayin etmede büyük kolaylık sağladı. Özellikle şu özelliği bu yarışta bana çok yardımcı oldu demek gerekirse batarya diyebilirim ki ben bu uzun batarya ömründe bile saati şarj etmeyi unutup yarış rotasının başından sonuna GPS kaydını alamadım. Saat belki de en az anlatılacak şey. Koşan çoğu kişinin bildiği ve artık detaylıca anlatmaya gerek olmayan ürünlerden biri. Memnum muyum hem evet hem hayır. Evet çünkü ben bu tür oyuncaklarla oynamayı ve antrenmanları kaydetmeyi severim ve sayısız kolaylık sağlıyor. Özellikle uyku süreleri, HRV ölçümleri, Body Battery gibi güzel düşünülmüş yazılımlarla antrenman etkinliği ya da geliştirmenize yönelik trikleri size yön verebiliyor. Kötü çünkü halen çok pahalılar.

Buraya kadar sabırla okuduysanız sizi kutluyorum. Bu işi seviyorsunuz demektir. Biraz da yarışın kendisinden bahsederek yarışa ait izlenimlerimden ve iş seslerimden bahsederek bu yazıyı sonlandıralım.

Yarış...

Yarışın başından itibaren rota üzerindeki kontrol noktalarını baz alarak bir anlatım ile ilerlemeyi düşünüyorum. Olabildiğince detayları ile verebilirsem bu yarışın gözünüzde canlanmasını sağlayacaktır. Çünkü hiç bilmediğiniz 330 kilometrelik bir yarışın tüm rotasını zihninizde canlandırmak mümkün değil. Sertan'ın bu yarış özelinde yazılarına da link vererek burada eksik kaldığınız noktaları oradan tamamlayabilin istiyorum. Başlangıç ve bitiş noktasını bir sayarsak yedi adet ana ve kırka yakın ara istasyon var. Ana istasyonlarda yemek, uyku duş, masaj tıbbi yardım ve çantalarınızdan ya da destekçinizden destek alabildiğiniz noktalar. Zaman limiti sıkıntınız olmaz ise buralarda limitlere kadar dinlenebilmeniz mümkün. Ara istasyonlar ise daha çok beslenme ile ilgili ve belki de imkanlar ölçüsünde kısa kestirmeler yapabileceğiniz noktalar. iki saatten fazla kalmanıza izin verilmiyor. Ana istasyonlar genellikle spor salonu gibi büyük merkezler olurken ara istasyonlar genellikle dağ evleri oluyor ve bunların bazıları çok konforlu iken bazılarının imkanları yetersiz olabiliyor. Gönüllü ya da yardımcılar genellikle çok ilgili ve destekleyiciler özellikle yararlandığım için söylemeliyim masaj hizmeti mükemmel. Hatta tıbbi destekten daha başarılı diyebilirim. Eğer bir destekçiniz var ise bu noktaların birçoğuna araç ile ulaşabilmesi mümkün. Toplu taşım ile destekçi zorlanabilir.


Antrenmanlarda korkan gözüme rağmen yarış için ana hedefim 100 saat altı ya da ilk yüz kişi içerisinde olmaktı. Birebir plan yapmamış olmakla birlikte bu hızda koşmuş kişilerin geçiş zamanlarına bakarak benzer bir süre için plan oluşturdum. Yapılmış bir plana da uymaya çalıştım. Bunu da yine Girgin kardeşlerin 100 saat planı ile koşmaya çalıştıkları bir yarıştan esinlendim.

Gingin'lerin 2014 TOR330 planı benim planım oldu.
 
Bu pano içerisinde BaseVita'lar asındaki
mesafe, yükseklik kazanımı ve toplam yükseklik kazanımı tablosu.
Girgin'lerin zamanındaki. Bu yıl ufak farklar mevcut.

Kırmızı boya: Base Vita'dan Base Vita'ya toplam km, toplam irtifa kazanımı ve toplam geçen zaman,

Yeşil boya: BaseVita (Ana) istasyonlarını,

Gri boya: Dağ geçitlerini,

Sarı boya: Ara istasyonları gösterir.


1. Courmayeur - BaseVita-Valgrisenche 48.55K, 4339D+ 10:32:59

Bu segmentin önemli noktaları; 
Col d'ARP çıkışı ve inişi, Rifugio Deffeyes'e çıkış, Col Passo Alto çıkışı ve inişi, Col de la Crosatie çıkışı ve inişi














Start Courmayeur 1229m 0 K 1229D+ START 10.00AM

Tolga'lar
Akşamdan hazırladığımız sarı çantalarımızı spor salonuna bırakıp hemen start alanına geldik. Klasiktir start fotomuzu alıp heyecanla başlangıç anını beklemeye başlarsınız biz de öyle yaptık. Hava durumu bize ilk iki gün yer yer yağış olacağını söylüyordu ve hafiften atıştırmaya da başlamıştı. Çok kalabalık bir başlangıç olmamasına rağmen önceden aldığım uyarılara göre Courmayeur içerisinde iken grubun önlerinde yer alabilmek önemliydi; çünkü patika başlar başlamaz daralan yolda sıkışmalar ve zaman kaybetmek mümkündü. Başta bunun 330 kilometrelik bir yarışta önemsiz olduğunu düşünüyorsunuz ama tek sıra halinde gitmek çok can sıkıcı olabiliyor. Yarış Pazar günü iki ayrı saat diliminde başlıyor. Ben ve Tolga sabah 10:00'da başladık. Başlar başlamaz olabildiğince önlerde yer almaya çalışıp bu sıkışıklıktan en az etkilenecek pozisyonları aldık diyebilirim. Şehrin içinden çıkar çıkmaz orman içinden geçilen dik bir patika sizi karşılıyor. Burası tam da sıkışıklığı yaşandığı alan. 



Col ARP 8.98K 1465D+ 1465*SD+ 01:55:45

Col Arp'e çıkan vadi
Kısa bir süre sonra daha geniş bir patika ve yol ile devam ediyorsunuz. Bu yol sizi Col Arp geçidine vadi içine doğru götürüyor. Bir süre sonra tırmanış başlıyor. İlk tırmanış yağmur ile başladı. Serseri bir yağmur değil ama sizi ıslatmaya yetiyor. Durup yağmurluğu giymek zorunda kaldım ama bu dert değil daha yol uzun. Geçit 2567 metrede. (Bu rakamları yarışın internet sitesindeki time table tablosundan aldım.) 8.98 K sonra geçittesiniz. İlk geçit ve Start sonrası ilk coşkulu kalabalık sizi karşılıyor. Bu kısmın en zorlayıcı segmenti Col ARP'a tırmanmak; ancak henüz yarışın başında ve güçlü iken bunu pek anlamıyorsunuz. Çok teknik olmayan bir tırmanış ile bu noktaya kadar patikada sıkışmadan ilerleyebiliyorsunuz; toplamda 1465 m tırmanmış oluyorsunuz. 
Col Arp ve İnişine doğru. Antrenmandan.

Baite Youlaz 12.83K 1467D+ 2SD+ 02:26:36

Col d'ARP'ı çıkınca güneydoğu yönünde çok da sert olmayan bir iniş ile Youlaz'a doğru iniyorsunuz. Burası hızlı koşulabilecek bir kısım ama yağmur kaygan olmasına neden olabilir. Ben geçerken yağış henüz etkisini arttırmamış olduğu için rahat ama çok da hızlı olmayan bir tempoda antrenman hızlarından bir tık hızlı inebildim. Burada küçük bir destek noktası var. Antrenman sırasında buradan geçerken kimsecikler yoktu ve çeşmeden su içmekle yetinmiştik. Yarışta gıda ve sıcak içecek bulabileceğiniz destek noktalarından. Burada elektrolitin de verildiğini fark edince sularımdan birini elektrolit ile doldurarak devam etmeye karar verdim. TOR330 aç kalmanızın mümkün olmadığı bir yarış ama eğer suyunuzu iyi ayarlayamazsanız inanması güç ama susuz kalmanız mümkün. 2000 metre üzerinde birçok akarsudan su içebilmek mümkün olmakla birlikte ben antrenmanda bunu bir kez yarışta ise hiç yapmadım. Antrenmanda da iyot tableti kullanarak içtim. Bölgede hayvancılık çok olduğu için 2000 metre ve altındaki alanlarda suyun kirlenmiş olma olasılığı var.


La Thuile 18.98K 1602D+ 134SD+ 03:10:15

Youlaz'dan geçtikten sonra bir asfalta çıkıyorsunuz. Halen aşağı yönde giden yolda U'lar yaparak orman içine giren bir patikadan La Thule'ye bağlanıyorsunuz. Burada antrenmanda iken krep ile birlikte kahve içip kahvaltı yaparak sandviçlerimizi yediğimiz yerdi. Thule'ye iner inmez müzikli bir çadırı destek noktası sanıyorsunuz ama burası değil destek noktası az ilerde köprüyü geçip sola dönünce. Sıcak içecek ve çorba bulmak mümkün. Koşunun başından itibaren görece önlerde yer aldığım için aynı anda çok kalabalık bir koşucu grubuyla bu alanları kullanmak zorunda kalmadım. Bu nedenle yeme içme sırası beklemek gibi bir sorunum hiç olmadı. La Thule' ye beklenen sürede vardım. 3 saat 10 dakika. Kontrol noktası çadırdan oluşturulmuş ve sıcak çorba var. Gıda çeşitliliğine baktığımda ara istasyonlarda da kuru et, salam, yer yer çorba, makarna, bisküvi çeşitleri, peynir, meyve suları ve hatta meyveleri bulmak mümkün. Tüm istasyonlar aynı zenginlikte değil ama yerleşim yerine yakın olanlar bu yönden daha iyi. Hatta buralarda yerel halkın getirdiği bazı yiyecek ürünleri bulmak mümkün. Kek, turta vs. gibi. 
Baite Youlaz'ı geçtikten sonra yan geçiş sırasında La Thuile'yi görebilirsiniz. 
Antrenmanda iken.

Rifugio Deffeyes 27.86K 2828D+ 1227SD+ 05:13:32

Le Thule istasyonundan çıkınca yolu biraz şaşırdım. Antrenmandaki yol ve saatteki rotadan farklı bir yerden patikaya bağlandık. Çünkü yol yapım çalışması vardı. Bunlar mümkün şeyler. Patika ağaç köklerinden ve kaya merdivenlerden oluşuyor yol üzerinde şelale yakınından geçiyorsunuz bu nedenle henüz gündüz saatlerinde insanlarla karşılaşmanız mümkün. Antrenmanda burada Türkiye'de TAİ'de çalışmış bir mühendis ile tanışmıştık. Ufak kızı bize şeker vermişti. Nasıl iyi geldiyse artık Esmeralda'nın verdiği su ile Quasimodo'nun "bana su verdi" diye sevinmesi gibi sevindirik olmuştuk. Bu rotada Deffeyes dağ evine kadar gidiyorsunuz. Dağ evine varmadan tırmanma başlıyor ve 2487 metreye çıkıyorsunuz. Tırmanma sırasında Lago del Ghiacciaio gölünü görmek mümkün. Deffeyes'e vardığımda küçük bir çadırın kurulu olduğunu gördüm. Oysa burası dağ evi ve antrenmanda Mantarlı Polenta yediğimiz bir yerdi. TOR330 yarışçıları içeriden faydalanamıyordu. Ben de fazla zaman kaybetmeden yola koyuldum. Önümde geçmem gereken Col Passo Alto var.

Col Passo Alto 30.66K 2.8 3253D+ 05:45:36

Col Passo Alto çıkışı için önce vadide hafif bir su yatağından ve büyük kayalıkların üzerinden geçerek tırmanışa başlıyorsunuz. Oldukça düz ve yumuşak bir başlangıç sizi sert bir çıkış ile karşılıyor. Baton kullanmak bu yarışlarda enerjinizi koruyucu, dengenizi sabitleyici bir ekipman bence ama hıza olumlu katkı sağladığını düşünmüyorum. Pro yarışçılar bazen kullanmıyor bile ama ben kesinlikle kullanmaktan yanayım. Ekipman seçiminde ise dikkatli olmak gerek. Batonlarım ile ilgili yukarıda detay vermedim ama iki ürün götürmüştüm. İlki Leki ikincisi Aonijie. Leki'yi büyük kayalık zeminlerin arasından geçerken bir iki kez ciddi sıkıştırdığım için yarıdan sonra bırakıp Aonijie geçtim. Leki karbon ve pahalı. Aojine alüminyum ve ucuz; ancak ikisinin de faydası ve bana verebileceği katkı aynı oldu. Batonu kullanırken üzerine bindireceğiniz yük ve tecrübenize göre karbondan uzaklaşabilirsiniz çünkü kırılma olasılığı daha yüksek. Bu nedenle ben Leki için de hafif olsunlar diye tercih edilen ultra Light (hafif) ürünler yerine daha ağır ve dayanıklı karbon ürünlerini tercih ediyorum. Birçok yarışmacı üç-dört parça halinde açılıp kapanabilen ürünler yerine sabit uzunlukta batonlar da tercih ediyor ama ben bunları hiç denemedim ve bana kullanması da taşıması da zor gibi geliyor. Batonlar hakkında bu kadar konuşmak yeter. 

Col Passo Alto İnişi

Col Passo Alto çıkışı
Col Passo Alto'ya yaklaştığınızda arkanızda kalan manzara süper. Çıkışa doğru yükseldikçe arkanızda irili ufaklı göller müthiş görünüyor. Çıkışı çok teknik olmamakla birlikte inişi zor bir alan. Antrenmanlar sırasında kontrollü indiğim burada önümde hafif hızlı giden bir koşucuya uyarak tempolu indim denebilir amaa.




Bivacco Zappelli 32.78K 3255D+ 06:36:10 

Col Paso Alto'dan inerken başta daracık kıvrımlı bir patikadan ardından da büyük kayaların üzerinden geçerek inişe başlıyorsunuz. Kayaların bittiği yerde bir kar yığını var ve antrenmanda Bekir ile birlikte üzerine basmakta tedirgin olup kıyıdan geçip rotadan sapmıştık ama yarışta benden önce geçenlerin ayak izi vardı ve ben de üzerinden geçtim. Hemen sonrasında kayalıklar devam ediyor ve yerdeki sarı noktaları takip etmeyi başarırsanız adeta merdivenlerden iniyormuşçasına güzel inebilirsiniz. Öndeki koşucuyu takip ederek ben de biraz hızlı indim diyebilirim ta ki batonumun takılıp denge kaybı yaşayarak sendeleyip zararsız bir düşme yaşayana kadar. O an "dur daha çok yolumuz var, buralarda sakatlanamazsın" diye düşündüğümü hatırlıyorum. Öndeki koşucuya yakın olduğum için dönüp iyi olup olmadığımı sordu. Ok yanıtı ile birlikte Bivacco Zappeli'ye bağlayan patika yola girdik. Burası küçük ve sevimli bir destek noktası. Çok başarılı bir çorba içtiğimi hatırlıyorum. Hatta servis eden hanımlara bu restoranın adını öğrenmek istiyorum dediğimde soyadlarını içeren bir isim ile restoranın adı bu diyerek yaptığım espriye espri ile yanıt verdiler. Suları tazeleyip, çay içip yola devam ettim. Sakin ve güzel bir inişle devam ediyorsunuz. İniş dere yatağına kadar devam ediyor. Sonra Col de la Crossatie için çıkış başlıyor. 

Col de la Crosatie 35.95K 3.17 3966D+07:07:04

Col de la Crosatie çıkışı sırasında antrenmanda çok zorlanmıştık. Başlayan yağmur ve bizi bekleyen sert çıkış ile inişi bilmeden ilerleyip sonra Lac Du Fond'a varmadan karanlığa kalmıştık. Bu kez daha hızlı ilerlediğim için karanlığa kalmayacağım kesindi ancak Crosatie geçidinden yine korkuyordum. Çıkış başlangıçta çok teknik değil fakat dik. Sonrasında kayalık ve yine merdiven gibi düzenlenmiş alandan geçerken kaygan bir zemin nedeni ile biraz dikkatli olmakta fayda var. TOR330 parkurunun ilk teknik geçişi bana sorarsanız burası ve bazı yerlerde tutunarak geçmenizi sağlamak için ip geçişleri oluşturulmuş. Durun daha yeni başlıyoruz. Buna benzer daha zor geçişleri ileride göreceğiz. İniş sırasında daha önce burada hayatını kaybetmiş çinli bir koşucunun anıtı var ve neredeyse tüm bloglarda bahsedilmiş. Tehlikeli bir alan olmamasına rağmen talihsiz bir olay yaşandığı belli. Bu da size yine Trail koşularının her an can yakıcı olabileceğini hatırlatması açısından önemli.
Bu fotoğraf Col de la Crosatie'nin zorluğunu ve
daha çıkışın sonuna gelmediğinizi anlatmaya yetmez;
ama bu dar aralık başarmak üzere olduğunuzu gösterir.
Antrenman sırasında.

Lac Du Fond 37.58K 3987D+ 07:36:57

Antrenman sırasında Lac Du Fond
Crosatie çıkış sonrası parkur yine başta teknik sonra Lac Du Fond gölünün kenarına kadar devam eden patika şeklinde hatta koşulabilir bir eğimde inilen bir yapıya sahip. Crosatie ve Planaval arası parkurda sevdiğim segmentlerden biri oldu. Lac Du Fond zaman çizelgesinde kontrol notası gibi belirtilen ancak destek ya da zaman kaydınızın tutulduğu bir nokta değil. Gölün suyu muhtemelen Planaval'ın içme ve kullanma suyunu besleyen derenin oluşumuna sebep oluyor ve sanki derenin başlangıç alnının işareti gibi. Göle inince doğu yönünde Planaval'a doğru inişe geçiyorsunuz. Başlangıçta burası da bir patika ve orman içine girdikçe zikzaklarla kasabaya yaklaşıyorsunuz; sonunda asfalt'a bağlandığınız bir yola düşüyorsunuz. Antrenmanda bu kısmında zorlanmış ve enerjimiz bitmişti. Yağan yağmurun da etkisi ile burada bir otelde konakladık. Yarışta Planaval CP'sinden çıkmadan önce konakladığımız otelin bahçesine kurulmuş CP'nin görevlilerinden izin isteyip o gece bize yardımcı olan otel görevlilerine bir merhaba demeyi de ihmal etmedim.

Planaval 42.78K  4048D+ 09:02:38

Planaval kontrol noktasında çok oyalanmadan yola devam ettim. Bir süre sonra orman içine giriyorsunuz ve düz bir şekilde dere yatağı sağınızda kalacak şeklinde devam ediyorsunuz. Bu kısmı koşarken bir İspanyol ile tanıştık. Genç ama yorgundu. Çok deniz kenarında antrenman yaptığı için çıkışlarda zorlandığını ve ilk TOR330 deneyimi olduğundan bahsetti. Yol uzun olunca insanlar ister istemez birbiri ile bir şeyler konuşuyor. Bu hem yolun çabuk geçmesini hem de vücudunuzda alarm veren yerleri unutmanızı sağlıyor. Eğer karşı taraf özellikle konuşmak istemiyorsa suskun kalmak en iyisi. Tavsiye etmemekle birlikte ben koşarken kendi adıma çok girişken olmadığımı söylemek isterim. Çok konuşasım olmuyor, çok da konuşsunlar istemiyorum.

BaseVita-Valgrisenche 53.5K 4141D+ 10:32:59

Valgrisenche'ye yorulmadan ama biraz ıslanmış bir şekilde girdim. Kasabanın girişinde bir hediyelik mağazadan pil satın aldım. Tam kapatmak üzere iken yetiştim ve bence fırsatçılık yaptığı pilleri almak zorunda kaldım.  BaseVita'ya yaklaşırken numaranızı gören gönüllüler sizi telsizle anons ettikleri için çantanız o kadar çanta içinde siz gitmeden elinize alabileceğiniz şekilde hazırlanmış oluyor. Varınca ilkin üstümü değiştirdim, masaj aleti ile bacaklarıma masaj yaptım, yemek yedim. Yemek servisi yapan kişinin bana pil satan adam olduğunu görünce şaşırdım. Demek gönüllüymüş aynı zamanda. Henüz bir uyku planım da isteğim de yok. Çantamı teslim edip hızlıca yola koyuldum. Kontrol noktasında yaklaşık yarım saat oyalanmışım. İlk üç BaseVita'da 20 dakika oyalanma hakkı tanımıştım kendime. Kısmen uymuşum. Plandan çok sapmadan, BaseVita'da kalış sürem de dahil 10:32:59' de Valgrisenche'den ayrıldım. Planın henüz yarım saat gerisindeyim.

2. BaseVita-Valgrisenche - BaseVita-Cogne 55.55K, 4943D+ 25:46:20


Bu segmentin önemli noktaları; 
Col Fenêtre çıkışı, Col Entrelor çıkışı, Col Loson çıkışı









Rifugio Chalet de L'epée 54.89K  5176D+, 12:12:36

BaseVita Valgrisenche'den çıkışta yolu şaşırdığım için sağa doğru yöneldim; neden sonra arkamdan bağırıldığını fark ettim. BaseVitadan çıkarken hava kararmaya başlamıştı ve artık ilk geceye başlıyoruz. Planlarda Planaval'a inerken hava kararabilir diye düşünmüştük ama 100 saat hedefi koyunca biraz plan değişti ve bu noktaya kadar hava kararmadan gelebilmiş oldum. İlk gece üşümemeye dikkat demişim plan notlarında.

Kontrol noktasından çıkınca kısa bir süre sonra ormanlık alana giriliyor ve Rifugio Chalet de L'epée'ye doğru tırmanmaya başlıyorsunuz. Başta tek başına tırmanmaya başladım. Hava soğuk değil ve üşümüyorum hatta biraz sıcak geldi gibi. Hala kısa şort ve üzerimde uzun kollu ile yağmurluk var. Rifugio'e (dağ evi) yaklaşırken birkaç kişi birlikte koşmaya başladık. Bir süre sonra yeniden başlayan yağmur ile üzerime su geçirmez pantolonu giymeye karar verdim. Aldığım pilleri ilerde görünen dağ evinde değiştiririm derken kafa lambamın ışığı birden söndü. Decathlon kafa lambasını pil kaseti ile kullanmaya başlamıştım. Pillere de açıkçası güvenemediğim için yedeğin yedeğini satın almıştım. Aklıma gelen başıma geldi. Hemen yanımdaki koşucudan yardım isteyip çantamdan diğer kafa fenerini aldım. Dağ evine varınca bir şey yemeden üstümü değiştirmek ve yağmur geçirmez pantolonu giymek istedim. Yağmurdan sakına sakına giyerken çok oyalandım ve üzerine bir de yeni pilleri takayım hazır olsun derken "ilk gün üşüme" mottosu yalan oldu, adeta dondum. Kaç kase çorba içtim kaç bardak çay içtim hatırlamıyorum, burada hiç bekleme planım yokken belki 20-30 dakikada ancak yola koyulabilmişimdir. Kendime gelince başlangıcı rahat bir patikadan Col Fenêtre'ye doğru yol almaya başladım.

Col Fenêtre 57.97K 5660D+ 13:10:00

Bu segmentin ilk önemli geçitlerinden. Oldukça teknik olan son kısımları zorlayıcı. Özellikle gece geçmek zorunda kalmak daha da zorlayıcı ve yorucu. Antrenmanlar sırasında bu kısmı geçmemiştik ve aklımda kalan kısımlardan biriydi. Gecenin karanlığından mıdır bilinmez bu tırmanış bana çok uzun geldi. İp geçişleri, demir basamakla çıkılan alanları görünce tedirgin olduğum için de hızım yavaşlamış olabilir. İnişte hızlanırım nasılsa diyemiyorsunuz çünkü sert ve teknik bir inişi var. Hatta ıslak olan yerler tedirgin ediyor. Bu kısım için kendime aldığım özel not "düşme dikkat" idi. Yaklaşık 1,5 saat gibi bir sürede çıkmışım. 3K ve yaklaşık 500 metrelik bir tırmanış. Uzun oluşu değil teknik oluşu zorlayıcı. Buraya vardıysanız 5600 metre tırmanışı geride bıraktınız demektir. Col Fenetre 2843 m yükseklikte. 



Rhemes-Notre-Dame 62.86K 5750D+, 14:19:22

Col Fenêtre inişi de başta çok dik ve teknik. Kaymamak için hızınızı çok iyi ayarlamanız gerekiyor. Çok zikzak var. Başta vadinin sol tarafından sonra güneydoğu tarafından ilerleyerek kasabaya varıyorsunuz. Henüz çok yorgun hissetmemekle birlikte hafif dikkat kayıpları olmaya başladı. Gece yarısını biraz geçe girdim kontrol noktasına. Uyku var ise uyunabilir notu koymuştum planıma ancak uyumadım. İlk uyku için Donnas'a kadar dayanabilirim diye düşünmeye başladım. Başlarken ki plan da buydu zaten. 100 saat planından ise sadece kırk dakika gerideyim. Buradaki kontrol noktası çadır. İçeride bir şeyler yemek istedim ama canımın bir şey istemediğini ve hafiften bulantım olduğunu fark ettim. Genelde mide sorunları yaşamam ama soğuğun etkili olabileceğini düşünüp çok da zorlamadan az bir çorba ile idare edip yola devam ettim. 



Col Entrelor 68.28K  7063D+ 16:24:00

Col Entrelor'un çıkışı sert. 3004 metreye tırmanmalı ve bunu 5,43K da yapmalısınız. Neredeyse bütün gece bu çıkış ve inişin bir kısmı ile oyalanmam gerekecek. Buraya tırmanırken de uzun ve sanki hiç bitmiyormuş gibi hissettim. Yine ara ara yağan yağmur ve ara ara kaygan zemin tedirgin etti. Çıkışın son anlarına kadar çok teknik bir parkur diyemem ama sonları yine oldukça zorlayıcı bir geçit. Kasabadan çıkınca bir alt geçitten geçip orman içinde koşmaya başlıyorsunuz. Bir süre sonra orman bitince çok da dik olmayan görece düz ama sürekli tırmanmanız gereken yerlerden ve cılız bir derenin kenarından koşuyorsunuz. Yer yer derenin yatağı ya da akan suların genişliği yüzünden bazen sulara dalıp çıktığınız da oluyor. Geçite varmadan önce taşlık ve kayalık alanlar başlıyor yine yanlış hatırlamıyorsam bir kısmında ip geçişi ve demir basamaklarla geçidi zorlansanız da bitiriyorsunuz. 

Eaux Rousses 78.26K 7174D+ 18:29:29

Col Entrelor inişi Col Fenetre kadar sert olmamakla birlikte başta kayalık ve taşlık olan patika enerjiniz var ise koşulabilir cinsten. Büyük iki zikzak ile Eaux Rousses'e iniyorsunuz. Bu segmentte iki adet göl görmeniz lazım ama gece geçtiğim için olsa gerek şimdi gölleri görüp görmediğimi hatırlamıyorum bile. Önce kuzeydoğu yönünde ilerleyip daha düze vardığınızda kuzeye yönelen parkur sanırım vadinin ışıklarını ilk fark ettiğim yer. Burada çiftlik evlerine vardığınızda güneye kıvrılarak yine orman içine giriyor. Tam da bu sırada midemde ciddi bir bulantı hissettim. Bu durum koşu hızımı da etkiledi. Daha önce hiç karşılaşmadığım bir şey. Azalmasını beklerken arttı. Eax Rousses'e vardığımda adeta hiçbir şey yiyemedim. İçerideki tüplü ya da gazlı her neyse ısıtıcıda bazı malzemelerimi kurutup antrenmanlarda geçtiğimiz Col Loson'a doğru harekete başladım. Sert iki çıkış ve mide bulantısına rağmen zamanda on dakika fayda sağlayarak açığı yarım Saat'e indirmişim. Antrenmanda bu iki sert çıkışı pas geçmiştik. İlk gün planlarımız tam tutmayıp havanın azizliğine uğrayınca Eaux Rousses'e kadar gelip buradan Col Loson yönünde devam kararı almıştık. Planda Sertan'ın parmağı tabiki var. Planaval'dan Eaux Rousses'e kadar otostop ile ilerledik. Hayatımın ilk otostopunu bir karavana yaptım. Başta Züğürt Ağa'nın "Do-ma-te-s" diyen ürkek sesi gibi çekingen el hareketlerimle karavanı durdurmayı başardım. Sevgili Matteo ve Annina bizi çok hoş bir sohbet eşliğinde varacağımız yere kadar götürdü. Çok sevimli, dağlara ve dağ bisikletine aşık mutlu iki güzel insan. Tanışmış olmaktan çok mutlu oldum, yardımlarına minnettarım. Bir fotoğraf almamışız. O da bizim ayıbımız.  

Col Loson 90.6K 9070D+ 22:54:24 

Eaux Rousses'dan sonrasını Cogne'ye kadar biliyorum. Antrenmanda buradan başlayıp Cogne'ye kadar koşmuştuk. Bu segmentin en uzun ve en yüksek geçidi Col Loson. Eaux Rousses'dan çıkınca bir asfalt üzerinden köprü ile karşı tarafa geçiyorsunuz. Bu yarışta ara ara göreceğiniz iki duvar arasından geçilen yollardan birisi burada; çok uzun değil ama güzel bir havası var. Başlangıçta çok sert olmayan bir çıkış, yer yer orman içi koşulabilen alanlar var. Biraz toparlamış midemle çıkışa hafif bir tempoda başladım. Önümde uzun bir çıkış olduğunu bilerek. Sabahın sert havası çökmüş ve hareket etmezseniz sizi anında üşütecek kıvamda idi. Birkaç kişi artarda dizilip önce doğu sonra kuzey yönünde kıvrıla kıvrıla yukarı tırmanmaya başladık. Bir iki kişinin geçtiğini hatırlıyorum ama buna takacak durumda değilim. Levionaz vadisinde yer alan park bekçilerine ait ev ve çeşme var. Antrenmanda durup sabah kahvaltısında hazırladığımız reçelli peynirleri gömdüğümüz yer. Arkanıza bakarsanız geride bıraktığınız derin vadi ve geçtiğiniz dağların efsanevi görüntülerini görebilirsiniz. En azından sabah geçebilenler. Burada oyalanmadan vadi içine akarsuya paralel bir şekilde ilerlemeye başladım. Yer yer koşmak mümkün. İlk dağ keçilerini buralarda görüyor olmalısınız. Daha sonra birkaç yerde daha karşınıza çıkacaklar. Kafa lambamın şarjı bitmek üzere iken zaten gün ışığı hafiften etkisini göstermeye başlamıştı.  

Col Loson İnişi

Col Loson çıkışı
Doğan ilk güneş ile birlikte sabırla vadiyi ve ardından Col Loson'u tırmanmaya başladım. Burada kendiliğinden küçük bir ekip oluştu. Bu dik yamaçlarda kimse kimseyi geçmek istemiyor ve adeta tek vücut hareket ediyordu. Önceki tırmanışlarıma göre daha yavaş çıkıyorum hissiyatındaydım ama öne geçip gitme isteğim de yok. Ta ki sert yamaçlara gelinceye kadar. Ekip yavaş ama yine de birkaç kişiyi geçiyordu; bense hızımızdan memnun değil ve üşümeye başladığımı hissediyordum. Ağustos ayının son haftalarında antrenmanda geçtiğimiz bu geçit gitmiş yerine yenisi gelmişti. Tüm yüzeyi karla kaplı ve sıra sıra insan ile doluydu. Bir hamle en öne geçip hızlanmak istedim. Geçide yaklaştıkça bastığım yerler daha kaygan ve çıkılması zor hal aldı. Buna rağmen batonların da yardımıyla kayıp düşmeden çıkabildim. Dağın diğer yüzünde güneşin de etkisi ile kar yoktu. Burada kesinlikle krampon kullanılabilirdi ama yanımda yoktu. Sanırım kimsede de yoktu.

Rifugio Vittorio Sella 95.16K 9126D+ 23:27:27 

Col Loson geçidine ulaştığınızda Rifugio Vittorio Sella uzaktan belli belirsiz görünüyor. Hemen varacakmışsınız gibi ama iniş ilk başta biraz zikzaklı ve dik, kayalık olduğu için zaman alıyor. Teknik olarak zor bir etap değil; özellikle de düze inince. Rifugio büyükçe bir dağ evi. Antrenmanda da dinlenmiştik. Notlarımda fazla zaman kaybetme yazıyordu ama burada biraz dinlenmem ve kendime tıbbi destek vermem gerekti. Özellikle bel çantam batonlar yüzünden yine belimi incitti ve oraya gönüllülerden yardım isteyerek yara bantı yapıştırdım. Dinlenip, yemek yedim ve bu beni kendime getirdi. Devamının iniş olduğunu bildiğim için biraz içim rahattı. Hatta ilk WC molasını da burada verdim diyebilirim. 


Valnontey 100.89K 9219D+ 24:56:00

Daha geniş zikzaklar yaparak iki üç kişinin yan yana geçebileceği patikadan aşağı yönde ilerliyorsunuz. Bir dere geçidinden köprü ile karşıya geçip kayalardan yapılmış bir merdiven görünümlü alandan devam ediyorsunuz. Zor değil ancak bu kısım antrenmanda da bende ayaklarım kayacak hissi yarattığı için yavaş ilerlememe neden olmuştu. İnişin aksi yönünde dağ evine tırmanan çok sayıda insan var ve ara ara yolda karşı karşıya kalıyorsunuz. Benden daha hızlı inen iki kadın koşucunun arkasına takılıp bastıkları yeri kopya çekerek aşağı Valnontey'e kadar inmeye çalıştım. İşe de yaradı. İlk geçtiğiniz köprü benzeri ikinci bir köprüden geçip Volnontey'e iniş yapıyorsunuz. Buradaki çadırda çok oyalanmadım. Yukarıda dinlenmiş olmak yetti. Hızla atıştırıp koşmaya devam ettim. Valnontey'e vardığınızda 100K'yı devirmiş ve 10000m ye yakın irtifa kazanımını geride bırakmış oluyorsunuz.



BaseVita-Cogne 104K 9282D+ 25:46:20

BaseVita Cogne için düz bir parkurda yer yer asfalttan yer yer de patikadan gidilen bir rota takip ediyorsunuz. Oldukça kolay ve koşulabilir bir etap. Burayı koşarken beni inişte geçen kadın sporcular ile yine önlü arkalı koşmaya başladık. Cogne'ye ben daha önce giriş yaptım. 

BaseVita yiyecek açısından oldukça zengin bir menüye sahipti. Soğuk olmayan bir çadırda rahat bir ortamda yemeği seçerek alabildiğim bir ortamdı. Önce üzerimi değiştirdim. Masaj aleti ile kendime biraz masaj yapıp yemeklerimi yedim. Masaj imkanının olduğunu görünce masaj almak istedim ama ortalıkta göremeyince fazla oyalanmamak için vazgeçtim. Zaman sınırına takılmamış olmama rağmen görevli beni uyarıp yirmi dakika oldu ve çıkmam gerektiğini söyledi. O an nedense kafam basmadı ve itiraz etmedim. Zaten kendime tanıdığım sürenin de sonu idi ve çıktım. Fakat bir süre sonra ayıldım; aslında daha uzun süre kalabilirdim. Tam otuz beş dakika kalmışım. Cogne'ye varış için 25 saat olan planı 45 dakika gerisinde sürdürmeye devam.

Çadırdan çıktıktan sonra rotayı bulmakta yine zorlandım. Aklımda pil almak da vardı bu nedenle dükkan kolladığım için işaretleri kaybedip tekrar yolu buldum. Antrenmanda eskiden maden ocağının yatakhanesi olan bir otelde kalmış ve çok hoşumuza gitmişti. Özellikle akşam yakınındaki restoranda yediğimiz pizza ve aşağıdan gelen canlı caz müziği çok mutlu etmişti.

3. BaseVita-Cogne - BaseVita-Donnas 45.77K 2768D+ 38:54:51

Bu segmentin önemli noktaları; 

Finestra Di Champorcher.


Lillaz 107.67K 9533D+ 26:25:00

Cogne istasyonundan çıktıktan sonra geldiğiniz yönde biraz geri gidip kasaba dışına doğru nehir yatağını takip eder şekilde rotaya giriyorsunuz. Antrenmanda bu kısımdan değil daha ilerden rotaya bağlandığımız için başta bir şaşkınlık yaşadım.  Bunda değişen parkur rotasının da katkısı var. Kayıt günü GPS rotalarını en son hali ile yüklememe rağmen rota ile işaretlemelerin farklı olduğu birkaç yerden biri idi Cogne istasyonu çıkışı. Hatta patikaya sapmam gereken yeri balkondan seslenen bir kadın izleyicinin sayesinde buldum. Patikaya kadar kırmızı rotadan koşuldu. Mavi rota ise resmi GPX. Dere yatağını biraz üstten takip ederek doğu yönünde düz bir patikada ilerleyip ilerideki bir köprüden derenin karşısına geçerek yaya kaldırımında Lilaz'a koşuyorsunuz. Derenin çatal yaptığı noktadan tırmanmaya başlıyorsunuz. Lilaz'da herhangi bir kontrol noktası yok. Antrenmanda iken şelaleye giden yolu takip ederek rotada gitmiştik ama burada yine işaretlemeler rotaya daha yukardan bağlanacak şekilde idi. Kentten çıkmadan 5 adet daha pil daha aldım. 

Goilles Dessous 109.78K 9801D+, 26:56:56

Goilles Dessous benim kontrol noktaları içinde sevdiklerimden bir tanesi oldu. Lilaz'dan sonra şelalenin yanından (görmeden) orman içinden çok zor olmayan bir eğimde çıktığınız ve tam yoruldum derken yeniden bir ihtiyaç molası verebileceğiniz nokta. Bu noktadan sonra R. Sogno'ya kadar kontrol noktası yok. Hatta kötü olan R. Sogno'da da bir kontrol noktası yok. Bu ihtimal nedeni ile burada sularımı yeniledim. Yedek yiyecekler de alarak yola devam ettim. 

Bu noktadan sonra çok uzun bir süre yiyecek ve su bulamayacağımız hiç aklımıza gelmezdi. Belki de kontrol noktası olarak en zayıf nokta burasıydı. R. Dondene'ya kadar herhangi bir noktadan destek alabilmek maalesef mümkün değildi.



Rifugio Sogno 118.51K 10676D+ 29:15:00

R. Sogno antrenman sırasında da uğradığımız ama yararlanamadığımız bir dağ eviydi. Kapalı olduğu için destek alamamıştık. Bakalım bu sefer ne olacaktı. G. Dessous'dan sonra bir köprüden geçip Gran Paradiso Milli Parkına giriş yaptığınızı belirten tabelalar sizi karşılıyor. Dikkatli olmanızı ve yabani hayata zarar vermemenizi öğütlüyor. Bu noktadan sonra orman içinde ilerliyorsunuz. Orman içinde bir dere geçişinden hemen sonra hafif bir tırmanışın ucunda sizi çok hoş bir ev bekliyor. Burası bir kontrol noktası değil ancak sahibinin içine doğmuş olsa gerek bahçesindeki su çeşmesinin üzerine free water yazmıştı. Bundan sonrası manzaranın hoşuma gittiği yerlerden biridir; ancak bir süre sonra oldukça ıssız alanlar geliyor. Yer yer kısa sert çıkışlar ile düz bir platoya varıyorsunuz. Vadinin sağ yanından ilerleyip karşı tarafı hatta ilk kez geçenlerin belki fark edemeyeceği ilerdeki geçidi görebiliyorsunuz. Önce doğuya, bir süre sonra dere yatağında saparak kuzeye sonra tekrar doğuya ilerleyerek vadiye giriş yapıyorsunuz. Burada da kısa bir süre antrenmandaki rotamızdan farklı bir rota takip ettik gibime geldi.

Birkaç kişi bir arada ilerlediğimiz bu noktalarda bazen önde bazen arkada ilerledim. Refugio Sogno'ya yaklaştığımda etrafında bir hareketin olmadığını fark ettim. Sanrım kapalı diyerek bir umut arka kapısına dolandım. Bu sırada içeriden iki kişinin yaklaşanları camdan izlediğini gördüm ama dağ evinin kendisi açık değildi. Diğer kişiler de benim kapalı uyarımla uğramadılar ve birlikte hiç duraklamadan yolumuza devam ettik.

Bu sene zamanlama tablosunda yer alan ama kontrol noktası olmayıp çip kontrolünde olmayan, hatta GPX kaydında bile adı almayan bir yerdi R. Sogno. Biten sularımı tırmanışa başlarken akan çeşmeden doldurdum.

Finestra Di Champorcher 120.33K 1.82 10994D+ 30:10:00

Geçmeniz gereken yer
enerji nakil hatlarının olduğu pencere
1,82K ancak başta hafif sonlara doğru dikleşen bir eğimle zor ve teknik olmayan bir çıkış Champorcher. Yavaş yavaş başlayan yorgunluğun da etkisi ile burada antrenmandaki hızımdan oldukça yavaş bir şekilde tırmandım. Sogno'ya varırken geçtiğim üç kişi beni burada yeniden geçtiler. Acıktım ve yanımdaki yiyecekleri yemek dahi istemiyordum. Bir adet protein bar ile farklı bir tat almak istedim. Tepeye vardığımda yine rüzgarlıydı. Buradan geçen enerji nakil hatlarında kutsal direk pozunu yakalayıp yola devam ettim.

Burası zaten bir geçit olduğu için çip kontrol ve destek yok. Geçide geldiğinizde bir sonraki Miserin Dağ Evi ve gölü görünüyor. 

Bu geçitle birlikte önünüzde uzuun bir iniş olacak. Yaklaşık 30K.

Rifugio Del Misérin 122.37K 11013D+ 30:20:29

Çok teknik olmayan bir iniş ile dağ evine doğru ilerliyorsunuz. Yağış durumuna göre yer yer kaygan olması mümkün. Büyük kayalıklardan geçilen alanlar da çok olmasa bile var. Bu inişte bir Amerika'lı hızla konuşma başlatıp nereliyim, kaç kere koştum, daha önce benzer koşular koştum mu gibi sorular sormaya başladı. Benim biraz yorgun ve gönülsüz cevaplarım etkilemedi ki beni bırakıp geçerek uzaklaştı. Etrafta birkaç çığ setti var ve antrenmanda devrilmiş bir enerji nakil hattı görmüştük; şimdi de yeni bir direk dikmeye çalıştıklarını gördüm. 

Miserin dağ evinin bizler için destek noktası olmadığını içine girince anladım. Bunu unutmuşum burası sadece Tour de Glacier'ciler için destek noktası. Ancak ben yiyecek almak konusunda çok ısrarcı olunca az da olsa içecek ve turta verdiler. Çok acıkmıştım ve dinlenmem gerekiyordu. 


Rifugio Dondena 125.95K 11020D+ 30:59:30

R. Dondena Miserin dağ evinden sonra 3,5K daha aşağıda. Araç yolu ile Miserin dağ evinden Dondena'ya kadar rahatça inilebiliyor. Hatta buraya Kralın Yolu deniliyormuş. Dondena'ya inerken burada Tour de Glacier'ci birkaç koşucu ile birlikte koştuk. Hava iyi, hatta bir miktar güneşliydi. Burada göl nedeni ile sis bekliyordum ama hava gayet iyi idi.
 
Dondenaya kadar yol için söylenecek pek bir şey yok. Dağ evinin içine girdiğimde Champorcher geçidi öncesi beni geçen koşucuları gördüm. Aramızda fazla mesafe açılmamış. Selamlaştıktan sonra hemen girişteki ufak bir masa üzerindeki yiyeceklerden atıştırmaya başladım. Bu arada ne yemek istediğimi soran işletme sahibine sadece makarna dedikten sonra içeri geçtim. Biraz oyalandıkları için servis geç geldi ama bu arada ısınıp üzerimdekileri kuruladım. Sağda, solda hatta yerde yatan insanlar vardı ve ortam sessizdi. Bir süre sonra birileri gelip yatan bir iki kişiyi uyandırdı. Notlarıma uyunabilir alan olarak yazmıştım ama böyle bir ortamda uyumayı düşünmedim. Donnas'a kadar gidecektim. Hızla yedikten sonra dağ evinden çıkış yaptım. 

Chardonney - Champorcher 131.45K 11110D+ 32:21:08

Dondena çıkışı aşağıya hemen yoldan değil karşıya geçip patikadan inmeye başlıyorsunuz. Burayı antrenmanda iken kaçırmıştık. İkinci önemli nokta ise asfalt yola bağlanan noktada köprüyü geçince yoldan değil yolun yanından sağa doğru patikadan devam etmeniz gerektiği. Yol yukarıda ve solunuzda dere aşağıda ve sağınızda kalacak şekilde vadiye iniyorsunuz. Chardonney'e kadar büyük kısmı orman içi çok teknik olmayan bir patika; ama dikkatli olmak gerek. Yer yer büyük kayaların üst üste konularak merdivenimsi bir hal aldığı patikadan sürekli aşağı inerek ilerlediğiniz bir segment burası. Notlarımda kaygan zemin olarak kaydetmişim. Biraz tedirgin, biraz yorgun inişe devam ettim. Vadideki dereyi besleyen suların üzerindeki köprülerden önce sola sonra tekrar sağa geçerek iniyorsunuz.  Kasabaya taşlı bir yoldan, yine iki tarafı duvar olan bir alandan, sonra büyük bir köprüden geçerek giriyorsunuz. Sanırım antrenmanlarda burayı daha hızlı geçmiştik. İniş sırasında arkamdan Valnontey'e inerken arkasına takıldığım kadın koşucu geldi. Bu kez iki kişilerdi ve beni yine geçtiler. Demek bir yerlerde ben onları geçmişim. İnişleri benden iyi ve hızlıydı, yine takıldım peşlerine. Bu noktadan sonra neredeyse Bard'a kadar birlikte koştuk. Planın sadece 21 dakika gerisinde Chardonney'e vardım. Burası büyük sayılabilecek bir çadır kontrol noktası. Burada fazla oyalanmadan hemen yola koyuldum. 
Champorcher yolun solunda kalıyor ve rota hiç uğramıyor. Bazı yıllar rotayı buradan da geçirdikleri olmuş.

Pont Boset 139.36K 11353D+ 33:51:23

Chardonney'den çıkınca ilk köprüden tekrar karşıya geçip dere solunuzda kalacak şekilde kasaba çıkışına kadar düz koşuyorsunuz. Kasaba çıkışında tekrar patikaya bağlanıp Pont Boset'e kadar inmeye devam ediyorsunuz. Yine çok teknik değil ama kayma potansiyeli olan bir zemin. Bu inişte ara ara geçilen kasabaların içinde en şirin olanı bence. Antrenmanda Faslı Rabia Hanım bize kendi yaptığı portakallı kurabiyeden ikram etmişti. 

Pont Boset'e asfalt yol ile bağlanıyorsunuz ve patikaya çıkıncaya kadar eski taş köprülerden bir iki kere geçip dereyi farklı istikametlerde koşuyorsunuz.

Burada küçük bir istasyon vardı ve gönüllülerin hiç İngilizce bilmemesi biraz iletişim sorunu yarattı. Bazı istasyonlarda böyle sorunlarla karşılaşabiliyorsunuz. 



Bard 146.8K 11940D+ 35:28:12

İnişte beni geçen kadın sporculardan biri ile Chardonney'den sonra yolda yan yana geldik ve bana nereden katıldığımı vb soruları sormaya başladı. Onun da ilk TOR330 deneyimi olduğunu bahsetti. Birkaç kez UTMB bitirmiş ve süreleri oldukça iddialıydı; ancak Bard'a geldiğimizde aniden bir sağlık sorunu yaşadı ve orada beklemek istediğini söyledi. Ben yola devam ettim. Daha sonra onu BaseVita-Donnas'ta gördüm. 

Bard Donnas arası neredeyse tamamı orman içi ve ara ara dik geçişleri olan patikadan oluşuyor. Yer yer koşulabilen yer yer de yürümeniz gereken bir yapıda. Antrenmanda da burada GPX sorunu yaşamıştık. İşaretleme bu alanda kötü ve GPX kaydı da istendiği gibi yolu işaret etmiyordu. İlk tecrübe olmasa zorlanabilirdim hatta yine de tereddütte kaldığım anlar oldu.

Hone kasabasına asfalt ile bağlanıyorsunuz ve bu Donnas'a yakınsınız anlamına geliyor. Pont Boset sonrası Donnas'a kadar hep karanlıkta ilerlemek zorunda kaldım. Antrenmanda akşam üstü varmıştık ve neyle karşılaşacağımı bildiğim için daha rahat ilerledim. 

Hone'a indikten sonra köprü ile karşı tarafa geçiliyor ve nehir sağınızda kalacak şekilde ilerliyorsunuz. Kafanızı azıcık yukarı kaldırınca Bard Kalesini görmek mümkün. Bu manzaraya bakarak kasabaya giriş yapıyorsunuz. Uygun bir saatte girerseniz alkışlayanlar ile karşılaşabilirsiniz. Kasaba bence görkemli ve mistik bir havaya sahip. İyi ki buradayım dedirtecek cinsten.

BaseVita-Donnas 149.77K 12050D+ 38:54:51

Bard'dan devam edip kale arkanızda devam ederken önce bir iniş sonra devam eden yoldan tekrar bir çıkış ile asfalt yolu takip edip TOR330 reklamlarında da kullanılan tarihi Roma yolundan Donnas'a giriş yapıyorsunuz. Donnas'a gelerek Aosta Vadisine yeniden inmiş oluyorsunuz. Böylece turun başta bahsettiğimiz alta Via 2 tarafı bitmiş Alta Via 1 tarafına başlamış oluyorsunuz. 

Antrenmanda yol yapım çalışması nedeni ile Donnas'a rota üzerinden giriş yolu kapalıydı ve tarihi Roma kapısından girebilmek için çok uğraşmıştık. Kapı önünde sadece fotoğraflarımızı çekip tekrar yolun kenarından Donnas'a devam etmiştik; ama şimdi yol açıktı. 

Zamanında Romalılar derenin taşkınlarından etkilenmemek için yolu yukarıdan geçirmişler ve karşılarına dağın bu alandaki burnu çıkınca bu kapıyı ve yolu yapmışlar. Anadolu'da da benzer eserleri bulabileceğiniz bu yapıda tarihi teker izleri bile halen durmakta.

Donnas'a varmadan hemen önce artık
yarış ile ikonlaşmış tarihi Roma kapısı.
BaseVita-Donnas kasabanın çıkışına doğru büyük bir spor salonunda. Vardığımda çok kalabalık değildi ama hemen organize olup duş, uyku, masaj ve yemek işlerini halletmem gerekiyordu. Kendime üç saat tanımıştım burası için. Gönüllüler arasında antrenmanda otelinde kaldığımız Annie'de vardı ve çok yardımcı oldu. Duşlarda tek bir musluğun çalışması biraz zaman kaybettirdi. Beklemek zorunda kaldım. Benden sonra gelenler daha çok sorun yaşamıştır eminim. Uyumak için üst katta çok da sessiz diyemeyeceğim bir alan var ve ben burada maalesef uyumayı başaramadım. Hem kampette rahat edemedim hem de sağ ayak bileğimdeki yeni başlayan ağrı dikkatimi dağıttı. Öyle olunca uyumak için zorlamayıp bir saat sonra kalkıp önce masaj alıp sonra da yemek yedim. Donnas'tan ayrılığımda planın 1 saat 54 dakika gerisine düştüm. 


4. BaseVita-Donnas - BaseVita-Gressoney 54.23K 5933K D+ 60:06:54


Bu segmentin önemli noktaları; 
La Sassa çıkışı, Rifugio Delfo E Agostino Coda çıkışı, Rifugio Del Lago Della Barma çıkışı, Col du Marmontana geçişi, Colle Lazoney geçişi.








Perloz 155.56K 12695D+ 40:47.04

Gecenin bir yarısı Donnas'tan çıktım. İlk kez Cogne'den çıkarken aradığım Bekir'i buradan ayrılırken de aradım ama ulaşamadım. Aynı anda internet çeken alanlarda olamadığımızı düşündüm. Donnas çıkış kasaba içinde yine ufak bir kaybolma yaşadım. Saat maalesef rotadan saptığımı geç haber veriyor. Aslında karmaşık değil. Pont Saint Martin'e kadar yürü koş devam ettim buradan yine tarihi bir Roma yapısı olacağını tahmin ettiğim bir köprünün üzerinden evlerin arasından tırmanışa başlıyorsunuz. Yer yer asfaltı kesen patikadan Perloz'a kadar ilerliyorsunuz. Kontrol noktası küçük ama etkili. Benim için günün ilk saatlerinde sıcak bir şey bulamasam da portakal suyu içebiliyor olmak iyi geldi. Bileğimdeki ağrı için yanıma almayı unuttuğum ağrı kesiciyi sordum ancak bulamadılar. 

Tour d'Hereraz 156.42K 12805D+ 40:46:14


Perloz'dan çıkınca kısa sert bir iniş ve ardından 
adını sonradan öğrendiğim Moline köprüsü ile nehri geçiyorsunuz. Dar yollardan geçerek çok kısa bir mesafede olan Tour d'Hereaz'a ulaşıyorsunuz. Bu noktadan sonra Rifugio Coda'ya kadar bana yine çok uzun gelen bir tırmanış etabı başlıyor. 
Donnas'ta giydiğim üst baş fazla gelinde yağmurlukları çıkardım ama yukarıda beni bekleyen şeyden habersizdim.


La Sassa 162.87K 13935D+ 43:01:27

Tırmanış sırasında La Sassa nerede ve ne zaman geleceğim derken dikkatimden kaçan bir kontrol noktası. Buraya kadar iki erkek, bir kadın koşucu ile birlikte pek yavaş denemeyecek hızda çıktık. Benden daha genç ve hızlılardı ama Coda'ya kadar ayak uydurabildim. Amaç hızlı çıkmak değil elbette ama bazen görece temponuza yakın bir koşucuyu takip etmek tempo düşürmeden ilerlemenizi sağlayabilir. Bu aynı zamanda öndeki koşucu için de geçerli, o da arkadan gelen kişiye geçilmemek için temposunu korumak zorunda hisseder. Siz öne geçince roller değişir.  
La Sassa'da kontrol noktasında bir dağ evi var. Bir şeyler atıştırıp çok beklemeden ilerlemek istedim.
Ekip bana göre daha az dinlendi ve çıktı. Bir iki dakika geç çıkmama rağmen onları yolda yakalayabildim. Hatta kadın koşucu Coda'ya varmadan geride kaldı.



Rifugio Delfo E Agostino Coda 167.31K 14814D+ 44:56:10

Patika orman içinden ilerliyor ve kuzeydoğu yönünde seyrediyor. Rifugio Coda çıkışı çok kolay değil. Ara ara derin kayalıklardan geçmek zorunda kaldığınız uzun bir çıkıştan oluşan zorlu bir kısım. Antrenmanlarda iken burayı koşmamıştık bu nedenle zihnimde beni neyin beklediği ile ilgili alt yapı yok. Ollomont'ta antrenmanda karşılaştığımız geçen senenin 7.'si Martin'den yarış tüyoları istediğimizde özellikle Donnas Gressoney arasının zor bir etap olduğunu ve koşucuların genellikle de La Sassa ve R. Coda'da koşuyu bıraktıklarını, burada çok yorgun hissedersek harekete devam etmemizi ama sabırsızlık edip bırakmamamız gerektiğini söylemişti. Dediği kadar varmış diye düşündürttü. Antrenman notlarımda da en çok notu yine bu segment için almışım. 

Bir süre tırmandıktan sonra rota sırta varıyor. Kabaca kuzeye doğru dönüp sırt hattından devam ediyorsunuz. Sırta çıkar çıkmaz inanılmaz bir rüzgar ile karşılaştım. Yağmurluğu hemen giymeye çalıştım. O anda yağmurluk elimden uçsa bir daha bulabilmem mümkün olmazdı. Üşümemek için hızlı hareket ettim. Altımda halen şort vardı ve giyerken üşüme riskine girmeden hemen dağ evine varmaya çalıştım.

Dağ evinin dışında bir çadır vardı ve yerinden sökülecek gibi sallanıyordu. Genelde kullandırılan bu çadıra değil dağ evinin içine aldılar. İçerisi sıcak ve fazla kalabalık değildi. Hemen bir şeyler yiyip üstümü değiştirdim. Dışardaki rüzgarı hesaplayıp altıma da uzun tayt giydim. Oysa gerek yokmuş. Burada uyunabilir ancak çok küçük bir alan ve gürültülü, rahat etmek bence zor. 

Dağ evinden çıkar çıkmaz bir iniş ile yine kuzey yönünde bir süre yan geçiş yapıp Colle Sella'dan (Semer geçidi) batı yönünde aşağı iniyorsunuz. Geçidi aşağı doğru inişini ve kıvrımını zemini benzemese de biraz Aladağlar Avcı Beli geçidine benzettim. Geçite varmak üzereydim ki eldivenlerimi dağ evinde unuttuğumu fark ettim. Bir iki km daha geriye koşup almam gerekti. 

Alpe Vargno 173.01K 15159D+ 46:21:32

Eldiven için kaybedilen zaman ile birlikte geçite gelip teknik bir iniş ile aşağıya doğru salınıyorsunuz. Sizi Lago Gaudin karşılıyor. Gölü sağınıza alıp rotadan devam ediyorsunuz. Gölü geçer geçmez aşağıya iniyor olmanın da etkisi ile bu kez üzerimdekiler fazla geldi ve yeniden üst kıyafetleri çıkarıp daha kısa şeyler giydim. Bu yarışın bir kısmı sürekli değişen hava şartları nedeni ile giyin soyun değiştir ile geçiyor. Bazen yarım saat sürmüyor, bazen saatlerce aynı kıyafet ile koşuyorsunuz. 

Alpe Vargno'da zaman bariyeri olan bir nokta olarak bahsediliyor ama ben yolda bir şey görmedim. Coda'dan 5,71 km sonra olması lazım ama burada bir istasyon yoktu. Lago Vargno'ya varmak sanki daha uzun sürdü. Yer yer orman içi yer yer yan geçiş hatta bazen kısa ama araç yolundan gidilen bir segment.

Vargno gölünü yukarıdan görüyorsunuz. Bazı yerlerde ip geçişi ile teknik inişlerin olduğu ilginç bir alan. Gündüz geçtiğim için zorlanmadım ama uykunun biraz bastırmaya başladığı an olduğu için dikkatimin, sabrımın ve hızımın azaldığını hissediyorum. Bu segmentte bir iki kişinin beni geçtiğini hatırlıyorum.

Rifugio Del Lago Della Barma 175.79K 15512D+ 48:05:06

Barma gölünün yanında olan bu dağ evinin manzarası müthiş. Rifugio Barma Vargno'dan sonra artık iyice azalan dikkatim ve belki işaretlemenin de iyi olmaması nedeni ile yolu birkaç kez şaşırarak vardığım bir dağ evi oldu. Rota boyunca teknik bir kısım yok Vargno'ya indiğiniz kısmı doğu yönünde geniş zikzaklar yaparak tekrar çıkıp Rifugio Barma'ya varıyorsunuz. 

R. Barma'da uyumaya karar verdim ve iyi bir karar olduğunu düşünüyorum. Hatta şimdiki aklım olsa burada belki daha uzun süre kalabilirdim. Uyumam çok sessiz ve ranzalardan oluşan, sizi uyandırdıkları izole bir alanda oldu. Gündüz olmasına rağmen çok kolay dalıp etkili bir uyku çekebildim. Donnas'tan sonra üzerinden bir gün daha geçen beden bu kez dalabildi. Uyku planım Donnas'ta 3 saat sonra da her BaseVita'da en az 3'er saat uyumak şeklindeydi. R. Barma'da 20 dakika uyuyup çok dinç kalkınca antrenman planında power nap'ler (şekerleme) yapılabilir şeklindeki konuşmalarımızı hatırlayıp BaseVita'da uyuyabilirsem uyumak, olmazsa yol üstünde müsait kontrol noktalarında power nap'ler yapmak şeklinde zihnimi kodladım. Power nap'ler tüm yarış boyunca hayatımı kurtardı çünkü bir sonraki Gressoney'de de uyuyamayacakmışım.

Verilen uyku molası sonrası yine beslenerek bir sonraki nokta için enerji toplamaya çalıştım. Beni yolda geçenler ile aynı koğuşta uyuduk ve sanırım molayı daha fazla verdikleri için onlardan erken çıkmış oldum dağ evinden. 

Dağ evinden çıkışta bu kez gölün sağından giderek yan geçişle parkura giriyorsunuz. Yer yer kayalık geçişlerin olduğu alanda hayvan çiftliklerine gelen bir yoldan da geçtiğiniz oluyor. Yemekler etkisini gösterdi ve barsaklarda bir miktar hareketlenme hissedince dağ evinde hissetmediğim WC ihtiyacı yolda sıkıştırır oldu. Neyse ki henüz etrafta çalı çırpı çok. Doğanın çağrısına uyduk mecburen. Bu da akıllara takılan ve sık sorulan sorulardan biridir. WC işini nasıl çözüyorsun. Eğer uğradığınız kontrol noktalarında WC varsa ona da zaman ayırıyorsunuz ama yoksa doğa sizi nerede ne zaman çağırırsa icabet ediyorsunuz. Hatta bu koşuda önümdeki birkaç koşucunun doğa ile buluşma anına şahitlik etmek zorunda kaldığım, tedirgin ve mahcup oldukları oldu ama bu artık çok doğal bir süreç. Antrenman notlarına nerede alafranga nerede alaturka WC var onları bile yazmıştım ama bu detaylar yarış anında benim için gerçekten detay olarak kaldı ve plana uymam mümkün olmadı.

Col du Marmontana 179.99K 16033D+ 50:30:00

R. Barma sonrası rota Piyemonte sınırı sağınızda kalacak şekilde kuzeybatı yönünde Col du Marmontana'ya kadar devam ediyor. Başta düz çalılık ve kayalılardan oluşan geçitlerden geçip, sonra kısa bir araç yolu ve yeniden hafif orman içine girilen kısımdan sonra Marmontana çıkışına başlıyorsunuz. Çok teknik bir çıkış değil; ancak çok kısa da değil.

Yol üzerinde bir göl var ama onu daha aşağısından geçtiğiniz için görmeniz mümkün olmuyor.

Çıkışın bir noktasında Perloz'da ağrı kesici sorduğumda kendisinde Parasetamol olduğunu söyleyen Hollandalı genç erkek koşucu ile yeniden karşılaştık. Bana ağrımın nasıl olduğunu sordu. Ben de biraz daha arttı ama idare edilebilir boyutta dedim. Rota üzerinde sayısız akarsu mevcut. O da bir tanesinde durmuş serinlemeye çalışıyordu. Bu sırada Coda dağ evine birlikte çıktığımız iki koşucu Barma'da uykuyu bitirip bana yetiştiler ve Marmontana çıkışında geçtiler.

Yarış bir noktadan sonra sizin hızınıza denk beş on kişi ile birlikte sürekli önlü arkalı gittiğiniz bir hal alıyor. 

Lago Chiaro 181.09K 16049D+ 50:58:27

Col du Marmontana'nın inişi teknik sayılabilecek bir iniş ve kayalıktan oluşuyor. Ara sıra çalılıkların arasından geçiyorsunuz. Hoplaya zıplaya inilen bir parkur. Neyse ki çok uzun değil. Yukarıdan gölü görebiliyorsunuz. Göle varmadan gölü önünüzde küçük bir tepe kapatıyor. O tepeyi de aşınca karşınıza göl çıkıveriyor. Gölü sağınıza alıp kontrol noktasına varıyorsunuz. Burada çipi okumuşlardı ancak zaman okunmamış. Yarış boyunca bu birkaç kontrol noktasında olmuş. Demek kadı kızında da hata oluyormuş.  Hatırladığım kadarıyla burayı öğle saatlerinde geçtim. Sertan'ın hatırlatmış olduğu taş üzerinde pişirilen eti yiyebileceğim yerdi; ama benim şansım mıdır bilinmez henüz hazır değildi. Beklemek de istemedim. Biraz çorba, biraz kuru et yedikten sonra çok zaman kaybetmeden ilerlemeye başladım.





Crenna di Ley 182.77K 16417D+ 51:55:25 

Lago Chiaro'dan batı yönünde ayrılıyorsunuz ve aşağı yönde koşmaya başlıyorsunuz. Koşulabilir bir alan; ancak yer yer kayalık alanlar mevcut. Sonra kuzeye yönelip önce yan geçişle bir süre yol aldıktan sonra Crenna di Ley geçidine doğru ara ara büyük kayalıklardan oluşan alanlardan geçiyorsunuz. Bu kayalık alanlar geçişi kolaylaştırmak için çoğunlukla merdiven gibi düzenlenmişler ve neredeyse adımınızı atacağınız yerler sarı boyalar ile işaretlenmiş. Bu parkura bu şekilde el değmemiş olsa bence bitirme oranı %50-60'larda olan yarış daha büyük bir bitirememe oranına sahip olur.

Antrenmanda bu segmente başından başlamamış ve İssime'den çıkış yaparak Lago Chiaro Crenna di Ley arasında bir yerlerde rotaya bağlanıp Niel'e kadar koşmuştuk. Yani rotanın bundan sonrası Niel'e kadar tanıdık.



Rotanın tamamı için belki de şu uyarıyı yapmakta fayda var. İklim şartlarına göre başlayan yağmur, sis, gece karanlığı, soğuk, kar yağışı bütün planlarınızı değiştirmenize ve parkurda çok zorlanmanıza neden olabilir. Bunu her zaman akılda tutmakta fayda var.

Çok dar iki kayanın arasından adeta iki elinizle duvarlarına dokunabileceğiniz bu geçide varırken de vardığınızda önünüze serilen manzara da müthiş. Gündüz geçmişseniz iki açıdan şanslısınız demektir.  İlki çok teknik ve kısmen kaygan bir zeminle başlayan inişinde zorlanmamış, ikincisi manzaranın tadını çıkarmış olursunuz.




Colle Della Vecchia 185.09K 16614D+ 52:52:54

Crenna di Ley inişi başlangıçta oldukça teknik. Antrenmanda buradan geçtiğimiz için ne ile karşılaşacağımı biliyordum. Yağmur yok ve çok kaygan değildi. İniş bir süre sonra rahatlıyor ve geniş zikzaklar yaparak ve kayalar ile ufak tefek su akıntılarının açtığı kanalların üzerinden zıplayarak koşuyorsunuz. Koşulabilecek bir alan. Bir ara durup yanımdaki şarj aletine geceye hazırlık kafa, lambası şarj olsun diye kablosunu taktığımı hatırlıyorum. Niel sonrası bilmediğim bir çıkış ve uzun bir inişi gece karanlığında yapacağım için hazır olmalıydım. 

Kabaca yine kuzey yönünde ve Piyemonte sınırı sağınızda kalacak şekilde aslında çok hissedemediğiniz bir yan geçişle Colle Della Vecchia'ya gidiyorsunuz. Geçide varmadan önce bir kontrol noktası var. Burada meşhur polenta vardı ve yedim. Tam ayrılmak üzereyken yeni pişmiş etler geldi ve ben yine midemi doldurduğum için yiyemeden ayrıldım. Kontrol noktasından çıkıp doğuya doğru önce tırmanıp sonra hafif bir iniş ile geçide varıyorsunuz; ancak bu kez geçmek yerine taş yoldan geçit arkanızda kalacak şekilde bir yay yaparak tatlı bir inişe başlıyorsunuz. Rota orman içine girdikten sonra geçeceğiniz dere yatakları ve sırtlara göre sürekli yön değiştiriyor. 

Kayalardan oluşturulmuş güzel bir patika yol ile başlayan Niel inişi yer yer orman içinden yer yer dere yataklarından geçiyor. Güzel ve bir iki yer hariç tamamına yakını koşulabilecek bir segment. Bu iniş sırasında ayak bileğimdeki ağrı artık kendini iyice hissettirmeye ve her adımda ağrısı giderek artmaya başladı. Henüz ilaç alamadığım için yönetmesi zor olmaya başlayan ağrı için Niel'e çok yakın bir yerde köprü geçişinin yanından rotadan çıkıp suya ayağımı sokarak soğuk uygulama yapmaya çalıştım. Antrenmanda da burada durup suyun güzelliği karşısında etkilenip ayaklarımızı suya sokmadan edememiştik. Ağrı nedeniyle yeniden ayağımı suya sokacağım hiç aklıma gelmezdi. Ben derede oturmuş ayağımı dinlendirirken Hollandalı koşucu beni görüp gülümseyip köprüden geçerek beni geçti.

Niel - Dortoir La Gruba 190.68K 16989D+ 54:59:55

Niel-Dortoir antrenmanda bu segmentin son yeriydi ve buradan Gaby'e inip otostop ile Gressoney'e geçmiştik. Şimdi Gressoney'e kadar antrenmanda koşmadığım alanı geçecektim. 

Niel bir restoranın yanında kurulan kontrol noktasından oluşuyor. Burada güzel yiyecekler de yapılıyor. Dilerseniz sipariş edebilirsiniz. Bana mantarlı bir Polenta getirdiler ancak o kadar çoktu ki tamamını yemem mümkün olmadı. Burada uyumayı düşünmüyordum ama ayağıma biraz zaman tanımak için 20 dakika uyku molası verdim. Başta uyuyamam diye düşündüm çünkü kontrol noktasına varan herkese koca çanları çaldıkları için çok gürültü oluyordu; ancak yandaki çadırın içine girdiğimde ilginç bir şekilde sıcağın da etkisi ile adeta sızmışım. Zerre rahatsız olmadım. Terlemiş bir şekilde uyandırıldım ve çok beklemeden Colle Lazoney yoluna koyuldum. 

Başta yine yüzlerce merdivenden oluşan bir yerden kasabadan çıkıyorsunuz ve ağaçlık alana gelince ince bir patika ile tırmanmaya başlıyorsunuz. Bir süre sonra ağaçlar bitiyor ve daha kel bir alanda çıkışınızı sürdürmeye devam ediyorsunuz. Nedense burası da bana tıpkı Col Entrelor gibi uzun ve bitmiyormuş gibi geldi. Çıkışta Hollandalıyı yakaladım ve geçtim. Ayak bileğim çıkışta, düzde sorun çıkarmıyor ama inişte canımı artık çok yakıyordu.

Colle Lazoney 194.09K 17849D+57:42:15

Lazoney çıkışına vardıktan sonra düz bir platoya ulaşıyorsunuz. Buradan bir sonraki kontrol noktasına kadar koşulabilir, dikkat yağmurda çamurlu diye not almıştım. Yağmur yoktu ancak yer yer su içinde olan patikada nereye basacağınızı bilemiyorsunuz. Ayakları ıslatmadan geçebilmek adeta imkansız. Bir süre sonra hava da kararınca artık ayrıntıyı seçemez hale geldim ve bata çıka koşmaya başladım. Yer yer elektrikli tel ile çevrilmiş hayvanların sınırlandırıldığı alanlara çok yakın geçiyorsunuz. Bazen tedirgin eden bu yakın geçişler neyse ki karanlık nedeni ile çok sorun yaratmadı.

Burası Ober Loo yaylası denilen alan ve ileride sizi Bleckene - Lòò Superiore kontrol noktası bekliyor. 

Bleckene - Lòò Superiore 196.89K 17856D+ 58:15:00 

Kontrol noktasına vardığımda onca ıslanmanın ödülünü hiç beklemediğim şekilde aldım. Kendi el yapımı pizzaları bize ikram eden dağ evi çalışanı adeta efsane tatlar ile beni büyüledi. Hatta şımarıklık edip ikişer dilim yedim. 

Hava artık karardığı için beklemeye gelmiyor ve hemen üşüyorsunuz. Masa dışarı kurulmuştu ve yeme içme sırasında bile ürpermeye başlayınca hemen hareket ettim. Bundan sonraki durak BaseVita-Gressoney.

Rota Lys nehri ile birleşecek olan dere yatağını önce solunuza sonra birkaç kez sağ ve sol yaparak ineceğiniz yer yer düz alanlardan, patikalardan oluşuyor. Bazı köy evlerinin yanından geçiyorsunuz ve ıssızlık biraz ürkütüyor. Kafa lambası ile ilerlerken artık Gressoney'e varış için son köprüden geçmeden önce karanlığın ortasında birden karşıma çıkan kadın beni epey bir korkutmuştu. Belki ki bölgeyi biliyor ve hiç tedirgin olmadan aksi yönde tek bir ışığı olmadan patikada ilerleyebiliyor.  Ben de sadece ben deliyim zannediyordum.

İnişin dikleştiği alanda orman içine girerken önce batıya vadiye varınca da kuzeye doğru dönüp Gressoney'e varıyorsunuz.

BaseVita-Gressoney 204K 17983D+ 63:13:14

Kasabanın dışında, sessiz ve güzel uyunabilecek büyükçe bir BaseVita. Varır varmaz ilk iş duş aldım. Kaçıncı sıradayım bilmiyordum ama sıraya ya da kalabalığa kalmıyordum. Antrenman planlarını gözden geçirirken Sertan "mümkün olan yerlerde duş alın, aynı zamanda ısınmış da olursunuz" demişti. Masaj için de önce duş almanız gerekiyor. Kirli ayak ya da terli vücuda masaj yapmıyorlar. Ayaklar için eğer ıslak mendiliniz varsa iyice silinmesini kabul edebiliyorlar. Benim aklım yarış öncesinde bir türlü bu duş işine basmıyordu. Zaman kaybı gibi geliyordu. BaseVita Donnas'ta da duşların bozuk ve sadece tek bir tane çalışanı olunca tam bu fikrim sabitlenecekti ki Gressoney'e üşümüş varmanın ardından alınan duş önemini anlamama neden oldu. Ayrıca eğer hiç sıra beklemiyorsanız zaman kaybı da değil. Sadece daha iyi organize olmak gerekiyor. Ben çantama terlik koymadığım için hep çıplak ayak duşa girmek zorunda kaldım. Duşlar izole olmadığı için Türk usulü duş alamıyorsunuz. Mahremiyet beklememeniz lazım. Ayrıca çıkar çıkmaz hızla kurulanmanız, üşümemeniz ve her BaseVita için en az bir tane kuru havlunuzun olması lazım. Bunlara dikkat edince gerisi kolay.

Yiyecek içecek açısından oldukça zengin bir kontrol noktası. Burada 3 saat kadar zaman geçirdim ve bunun bir saat kadarı belki uyku ile geçmiştir. Uyandırmak için isim alıyorlar ancak ben erken kalktığım için onlara uyandığımı söylemem gerekti. Zamanımın çoğunu masaj ve ayağıma yapılan bakım için harcadım. Kuadlara masaj, ayak bileği için tibia boyunca kinesio bant uygulaması ve sol ayak altında oluşması muhtemel (karıncalanmaya başlamıştı çünkü) su toplaması için ayağın altını ve parmakları bant ile paketleme işlemi yapıldı.

Bütün hazırlıkları tamamladıktan sonra İtalyan kadın koşucuya hazır olduğumu söyledim. Yemek yerken yanıma bir kadın koşucu yaklaştı. Selamlaştık. Dondena'dan Bard'a kadar birlikte koştuğumuz ve konuştuğumuz İtalyan kadın koşucu Chiara idi. Bard'da biraz fenalaşmıştı ve ben onu bekleyememiştim. Sonra da hiç denk gelemedik. Gressoney'den sonra birlikte koşup koşamayacağımızı sordu. Kendini iyi hissetmiyordu ve özellikle Col Pinter çıkışında ona destek olabilir miyim diye sordu. Eşi onu Champuloc kontrol noktasında bekleyecekmiş ve oraya kadar gidebilmek istiyormuş.  Eğer bana da uyarsa gece 01:00'de birlikte başlayabilir miyiz dedi. Ben de ok! dedim. 13 dakika gecikme ile birlikte başladık bir sonraki etaba.

5. BaseVita-Gressoney - BaseVita-Valtournenche 33K 3094D+ 75:45:05


Bu segmentin önemli noktaları; 
Col Pinter çıkışı, Rifugio Grand Tournalin çıkışı, Col Des Fontaines geçişi.

Alpenzu Grande 209.08K 18515D+ 64:37:49

Bu segmentin Saint-Jaques'a kadar olan kısmını antrenmanda Bekir Hoca ile birlikte koşmuştuk. Burada ayrılıp ben rotayı tamamlamış o da otostop ile Valtournenche'e gelmiş ve sonunda Rifugio Jean Barmasse'de buluşmuştuk. Bu nedenle parkurun neredeyse tamamı benim için tanıdık.

Chiara Bertino ile gecenin bir yarısı BaseVita Gressoney'den Alpenzu Grande'ye doğru yürümeye başladık. Alpenzu için ormanlık alandan çıkışın başlayacağı noktaya kadar rahatlıkla koşulabilen bir alan ve antrenman notlarına da böyle yazmıştım. Ancak onun koşma konusundaki isteksizliği nedeni ile ben de çok uzun olmayan bu kısmı yürümeye karar verdim. Burada geçmiş spor deneyimlerimizden, eşinin bu yarışı dört kez bitirmiş olduğundan ve spora olan ilgimizden bahsettik. 

Gressoney'den çıkınca kuzey yönünde başlayan yürüyüşünüz ya da koşunuz Alpenzu çıkışı ile batı yönünde geniş bir orman içi patika ile devam ediyor. Zor değil seri çıkılabilecek bir eğimde. Chiara'nın yorgunluğu gözden kaçmıyor.  Antrenmanlarda Bekir Hoca ile bu dağ evinde konaklamış ve çok sevmiştik. Yarışta vardığımızda etraf gece yarısı olduğu için sessizdi. Dışarıda bir masada biraz bir şeyler atıştırıp, üzerimize de daha kalın bir şeyler giyip yola koyulduk.

Col Pinter 213.52K 19550D+ 67:00:00

Yol üzerindeki mor orkideler

Col Pinter çıkışı antrenmanlarda en sevdiğim çıkışlardan biri olmuştu.
 Yol üzerindeki mor orkideler dikkatimi çekmişti. Vadiye giriş dağ evinin hemen arkasındaki patika ile başlıyor. Başta açık bir alan olarak ilerleyip birkaç hayvan çiftliğinin yanından geçerek vadiye dik bir şekilde yukarı doğru yine dik bir patikadan çıkmaya başlıyorsunuz.

Gece yarısı vadi girişi biraz rüzgarlıydı ve Chiara üzerine bir kat daha yağmurluk geçirmek istedi. Ben üşüdüğümü hissetmiyordum ama o giyinirken bile duraksama sırasında titremeye başladı. Bu noktadan sonra hızında gözle görülür bir azalma oldu. Bana dilersem hızlı gidebileceğimi söyledi. Çıkışa ilk varan bendim ama onun tepeye varmasını bekledim. Henüz aramızda fazla bir mesafe yoktu.

İniş de çıkış kadar güzel bence hafif zikzaklar yapmadan inmeye başlıyorsunuz. Bir süre sonra eğimin dikleştiği bir kayalık alan geliyor. Vadiye inince eğimin de rahatladığı koşulabilir alanlar geliyor. İlkin Cuneaz'a kadar rahatlıkla koşarak inebiliyorsunuz. 

     
Col Pinter çıkışı

Cuneaz 217.24K 19628D+ 68:11:00

Cuneaz'a varınca evlerin arasından beklemeden yolunuza devam ediyorsunuz. Başlangıçta kayak pisti olarak kullanılan geniş bir alandan batıya doğru devam ediyorsunuz. Sonra yol sizi ormanlık bir alana bağlıyor ve burada zikzaklar yaparak kasaba girişine kadar iniyorsunuz. Orman içi, teknik olarak zor değil; ancak yer yer kaynak suların aktığı, kayaların ıslanmış olduğu alanlardan geçiyorsunuz. Buralar kayabilir. Bu kısımları çok rahat bir biçimde indik. 

Cunez'da bir kontrol noktası ve yiyecek var mıydı şimdi tam hatırlamıyorum ama bizim biraz dinlenip yanımızdaki şeylerden açık masaların üzerinde atıştırdığımızı hatırlıyorum.



Champoluc 220.98K 19674D+ 69:14:14

Champoluc'a vardığımızda sabah olmuştu ve ben burada 20 dakika uyumak istediğimi söyledim. Uyuma alanı sessiz ve sıcaktı. Tuvaletleri güzel ve yemekleri de fena değildi. Önce uyuyup sonra geri kalan ihtiyaçları halletmek istedim. Bu arada Chiara'nın eşi ve çocukları kontrol noktasına destek olmak için gelmişlerdi. Chiara uyumak istemediğini ya da devam edebileceğini anlatıyordu sanırım ki birden burnu kanamaya başladı. Bunun üzerine o da burada bir süre dinlenmeye karar verdi. Hatta planladığımızdan biraz geç bile çıktık.

Saint-Jaques'a kadar orman içi geniş patika, büyük kısmı asfalttan giden bu yolu birlikte yürüyerek geçtik. Telefon ile iletişim internet üzerinden olduğu için günün gündüz saatlerine denk gelen kısımlarda eğer internetin çektiği alana denk gelmiş isem öncelikle aileme sağlık durumum ile ilgili bilgiler veriyor ardından da Sertan ile rota ve süre hakkında konuşuyorduk. Hatta bu kısımda iş için toplantı planı yaptığım bile oldu. Hazır interneti bulmuşken takipçi dost ve arkadaşlarıma sesli mesajlar bıraktım. Hepsi çok büyük destek veriyor ve cesaretlendirici ve desteklerini içeren mesajlar iletiyorlardı. Herkese teşekkür ederim.

Bu arada bu koşunun amaçlarından biri de kız çocuklarına destek verebilmekti. Aselsan Asil Derneği aracılığı ile Çocuk Destek Merkezleri ÇODEM'e destek olabilmek için bir proje oluşturulmuş ve iş yerinde duyuruları paylaşılmıştı. Kampanyanın duyuru metnini ve görselini tam bu anda aldım. Artık durmak ya da bırakmak gibi bir lüksüm kesinlikle yoktu.

Saint-Jaques 223.72.K 19830D+ 70:33:43

Saint-Jaques'i 63 saat civarında geçmem gerekirken Champoluc'u 69 saatte geçebilmiştim. Yani her şey yolunda gitse 100 saat civarında bitirebilmek zor gibi görünüyordu. Yine de ümidi kesmeden yola devam ettim ama Rifugio Grand Tourmalin çıkışında çok hız kesmeme kararı aldım.

Başlangıçta düz ve kolay bir patika ile başlıyor ve bir hayvan çiftliğine kadar yer yer orman içinden geçerek çıkıyorsunuz. Dere sağınızda iken vadinin girişindeki bir köprüden geçerek dereyi solunuza alıyor sonrada önce hafif sonra sertleşen patikada batı yönünde çıkışa devam ediyorsunuz. 

Çıkışın daha başında Chiara oldukça yavaş adımlarla ilerlemeyi sürdürünce aramızda açılan mesafeyi ısınan hava nedeniyle bana yetişebilsin diye üst baş değişikliği yaparak geçirdim. Sonra aramız giderek açılmaya başlayıp çok geride kaldığında artık beklememeye karar verdim. Geride kaldığı için maalesef bu fikrimi kendisine birebir söyleyemedim. Bu nedenle kendimi hep mahcup hissedeceğim ama bu bir yarış ve kimsenin sorumluluğunu almamam gerekir diye düşündüm. Çok ciddi bir hazırlık geçirdim ve hedef süremi bir insan hayatı tehlikede olmadıkça riske atmak istemediğimi ve gereğince nezaket gösterdiğimi düşünerek tırmanışıma devam ettim. 

Çıkış sırasında son kısma yaklaştığınızda vadi kıvrımıyla birlikte siz de kuzeybatı yönünde kıvrılıp tırmanmaya devam ediyorsunuz. Rifugio girişe yaklaşırken foto kapan konmuş. Otomatik olarak fotoğraflanıyorsunuz. Bu kameralara sanırım çok şımardım.

Rifugio Grand Tournalin 228.78K 20722D+ 72:47:44

Tourmalin güzel bir dağ evi. Antrenmanda burada zaman kaybetmemiştik. Çok kalabalıktı. Oysa şimdi kimsecikler yoktu. Acaba yarıştan dolayı mı kimseler yoktu. İçeride bir şeyler atıştırdıktan sonra çok zaman kaybetmeden ayrıldım. Ayrılırken gönüllüye yolda dağ evine gelmekte olan Chiara'dan bahsedip sağlık durumunun pek iyi olmadığını, ona destek olmalarını ve kişisel zaman hedefimden dolayı bekleyemediğim için beni bağışlamasını iletmesini istedim ve ayrıldım. 

Üç gün geride kaldı ve 228 km yol aldım. Daha çabuk yoruluyor ve daha çabuk uykum geliyor. Gün ışığından faydalanıp en uzağa gitmeye çalışacağım. Rotada daha önce geçmediğim çok az alan kaldı düşünceleri ile Col de Nanaz geçidine koyuldum. Toumalin'den çıkınca önce toprak araç yolu ile biraz iniyor sonra dağın eteğine, doğuya doğru yan bir geçit için tırmanıyorsunuz.

Col de Nannaz 230.32K 20988D+73:25:35

Raporu biraz geç yazınca Google Earth kış
görüntülerini vermeye başladı. Rota ayrıntıları 
net görünmüyor. İlerde görüntüleri güncellerim.
Tourmalin'e çıkarken vadinin sonu Col de Nanaz geçidi ile bitiyor ve önce sağa döndüğünüz rotanın Tourmalin'den sonraki kısmında tırmanışın ardından bu kez sola dönüp yan geçiş ile Nanaz'a doğru ilerliyorsunuz. Zor bir geçit değil sadece son kısmı biraz teknik ve sert. Basit bir ip geçişi var ancak sanırım yol zamanla aşağıda ipler de yukarıda kalmış tutunmak mümkün değil belki de karlı zamanlar için hazırlanmıştır.  

Geçide yaklaşmıştım ki bir helikopter tepede acı acı dolanmaya başladı. Vadi içine bir alçalıp bir yükseliyordu. Sonra vadi içinde başlangıç noktalarında bir yere ya indi ya da gözden kayboldu. O anda aklımdan acaba Chiara fenalaştı ve onu almaya mı geldi diye düşündüm. Bir an suçluluk hissettim ama artık çok geçti. Ayrıntıyı ödül töreni gününe kadar öğrenemedim. Oysa Chiara benden yarım saat sonra R. Tourmalin dağ evine varmış. Beklemem gereken süre sadece yarım saatmiş. Sabırsızlık etmişim. Beni affetsin. Mesajımı almış ve yola devam etmiş. 123 saatte yarışı bitirmiş ve yaş grubunda birinci olmuş. Onu tebrik ediyorum. Bu da demek oluyor ki yarış içerisinde kendinizi paralamanız için de yarışı sağlıkla bitirebilmeniz için de yeterli zamanınız var. Gerisi size kalmış.

Col Des Fontaines 231.69K 21044D+ 73:43:44

Nanaz sonrası oldukça güzel koşulması mümkün bir patikada Col Des Fontaines'e kadar devam ediyor. Açık alanda bir göl kenarından geçiyorsunuz. Antrenmanda bu alanı yalnız geçtim ve Col Des Nanaz'a vardığımda İtalyan bir çift ile tanıştım. Çok konuşkan ve sevecenlerdi. Grand Tourmaline kahve içmek için gittiklerini söyleyince bir kahve için biraz fazla bir emek olmuş diye çıkıverdi ağzımdan. Eşi hemen beni düzeltti ve bira da var işin içinde dedi. Bakın burası 2500m civarında bir yükseklikte ve benden daha büyük bu çift dağlarda fink atıyor. Memleketin kıymetini bilip dağlarımızı ayak basılır yerler haline getirmemiz ve kendi insanımızla buluşturmamız gerekiyor. Benden demesi. İyi dileklerle vedalaştık. 

Col Des Fontaines'e vardığınızda ayaklarınızın altında uzanan vadiyi, Barmasse barajını ve Tobleron'un üzerinde yer alan dağ imajının gerçek görüntüsü ve dört büyük zirveden biri olan Matternhorn'u görebiliyorsunuz.

Matterhorn. Tobleron Dağı
Sevimli ve birbirine aşık italyan çift. Fabio ve Aury








Cheneil 234.62K 21051D+ 74:18:56

Fontaines iniş başta dik ama sonra daha rahat bir şekilde vadiye uzanıyor. Son kısmı da dik sayılabilecek kıvamda. BaseVita Valtournenche 'den önceki son kontrol noktası Cheneil. Burada neler yaptığımı çok hatırlayamıyorum. Yorgunluk baş gösterdiği için olabilir. Zaman için çip kontrolü de yoktu diye hatırlıyorum.







BaseVita-Valtournenche 237.62K 21077D+ 74:52:19

Görece dik bir iniş sonrası kasabaya varıyorsunuz. Karşınızda sizi büyükçe bir çadır karşılıyor. Sarı çantanızı almanız için sizi arka taraftaki konser salonuna yönlendiriyorlar. Burada bir uyuma alanı var mıydı hatırlamıyorum ama mutlaka vardır. Varır varmaz artık iyice varlığını hissettiren sağ ayak bilek ağrım için destek ve masaj talep ettim. Hatta artık duş almaya bile enerjim yoktu ve silinmem yeter mi sorusuna evet yanıtı alınca sadece ıslak mendil ile silinerek masajı almaya başladım. Bu noktada şunu hatırlatmakta fayda var istasyonda çok uzun süre kalınmayacaksa bile gündüz kafa lambası, saat, telefon gibi şeyleri ya bu anlarda ya da yanda taşımak isterseniz bir güç kaynağı ile şarj etmekte fayda var. 

Masöre bileğimdeki sıkıntıyı anlattım, kaslara masajı yaptırdım. Buz istedim ve uygulamaya başlamıştım ki aklıma tıbbi destek almak geldi. Ağrılarımı kendim yönetebilirim veya bazen dinlendirme, yarıştan el çektirme yapabildikleri için tıbbi desteğe bulaşmakta endişe ediyordum ama hiç beklediğim gibi değildi. Kadın bir doktora şikayetimi anlattım ve ilaç talep ettim. O da bana sadece Parasetamol'leri olduğunu ve başka ilaç veremeyeceğini söyledi ama bunu yaparken bir babaannemin adını sormadı. Bence gereksiz derinlikte hikaye alıp sıfır muayene ile olayı yönetmeye çalıştı. Sonunda dayanamayıp talep ettiğim ilacın adına varıncaya kadar söyleyince de durum değişmedi. Yani beklediğim yardımı alamadım. 

Masaj anında ilginçtir uyuyup kaldığım için bir miktar dinlenen beden ve zihin ile yiyecek çadırına geçtim. Bir taraftan aileye haber verdim bir taraftan Bekir Hoca ve Tolga'nın durumlarını merak ettiğim için koşucu takip sitesinden durumlarına baktım. Tolga'da sorun yoktu ama Bekir Hoca çok gerilerde ve uzunca zamandır da hareket etmemiş görünüyordu. Görevliden yardım isteyerek göğüs numarasından sordurup hangi kontrol noktasında olduğunu öğrendim. Yemek yerken de bir on dakika sonra site muhtemelen bilgileri güncellediği için kontrol noktasına varmış halini gözlerimle gördüm.

Öğlen vardığım bu BaseVita'da elli dakika kadar kalmışım. Güneşli bir havada antrenmanda iken ayrı zamanlarda varmak zorunda kaldığımız Barmasse kontrol noktasına doğru, yine tadına vara vara yemek istediğim dondurmacının kapalı olduğunu görüp, güneşli güne tezat üzülerek yola koyuldum.

Planın yaklaşık altı saat gerisindeyim ancak halen bir ümidim var.

6. BaseVita-Valtournenche - BaseVita-Ollomont 33.62K 3094D+ 94:28:13


Bu segmentin önemli noktaları; 
Fenetre Du Tsan geçişi, Col de Chaleby, Bruson Arp, Col Brison 





Rifugio Jean Barmasse 242.5K 21912D+ 77:16:31

Kasabanın içindeki asfalt yolu geçtikten sonra bir köprüden geçip hemen sola ağaçların içerisinde belli belirsiz görülen patikaya giriyorsunuz. Çok zor olmayan bir tırmanış ile ağaçların arasından güney yönünde başlayıp batıya doğru dönen ve bir yay çizen hatta Barmasse'ye doğru ilerliyorsunuz. Çok dik olmayan hatta koşulabilir çok küçük etapları var ancak hakimiyet tırmanış yönünde ve yorgunluğun da etkisiyle burada koşamadım. Yer yer boşaltılmış evlere rastlıyorsunuz. Bu yayı geçip vadiyle birleşince Col Des Fontaines'ten baktığınızda çok uzaklardan görülen baraj tüm heybeti ile karşınıza çıkıveriyor.
 
Barmasse'ye çıkan vadinin yukardan görünüşü.
Vadinin içi çiçekler ve çeşitli ağaçlarla dolu. Burası geçmekten çok keyif aldığım yerlerin içerisinde oldu. Yol boyunca Papa'nın resimleri taşlar üzerine konulmuş. Ne anlama geldiğini bilmiyorum ama barajı koruması için bir inanış olabilir. 

Barmasse'de antrenman sırasında kalmış ve personeli ile de iyi anlaşamamış, orada kalan köpekli çift ile de elektriğimiz uyuşmamıştı; ancak David ve adını hatırlamadığım kız arkadaşı ile aynı odada kaldık ve çok kibarlardı.

Yarış sırasında hemen girişte küçük bir masa üzerine yiyecekler konulmuş ve koşucuları karşılıyorlardı. Kanadalı kadın koşucu oradaki koltuk üzerinde çok kısa süre power nap yapmak istediğini gönüllülere zar zor anlatabildi. Beklemeden yola koyuldum.

Fenetre D'ersaz 246.48K 22239D+ 78:38:20

R. Barmasse'den çıkınca kuzey yönünde hareket etmeye başlıyorsunuz. Başta geniş bir patika hatta araç yoluna girip yine bu yolun üzerinden ayrılan bir patika ile Cortinaz gölünün yakınındaki çiftlikten geçiyorsunuz. Buraya kadar düz ve koşulabilir bir alan. Sonrasında Fenetre D'ersaz'a doğru tırmanışa başlıyorsunuz. Teknik değil. Yer yer orman içi. Burada kontrol noktası ya da zaman ölçümü yok.







Bivacco Vareton 247.51K 22323D+78:58:24 

Fenetre inişi kısa ve teknik ama zor denemez. Tepeyi yan geçiş ile batı yönüne doğru geçiyorsunuz ama bu dönüşü koşu sırasında hissetmek zor. Antrenmanda biz rotayı takip ettiğimiz için rota üzerinde daha yukarıda kalan Bivacco Vareton'u oraya yönlendiren bayrak ve flamalar ile fark ettim. Normalde daha önceki yarışlarda sanırım burası sadece içecek noktasıymış ama yiyecek açısından oldukça tatmin edici bir kontrol noktasıydı. Burada yirmi dakika kadar uyumak istediğimi söyledim ve bana içeride soba yanan bir alanı gösterdiler. Bank üzerinde tam tamına yirmi dakika dinlendim. Kalkıp yola koyulmadan önce odaya Kanadalı kadın koşucunun da gelmiş olduğunu gördüm. Burada tıbbi bir ekip de vardı ve ağrı kesici sordum ancak olmadığını söylediler.



Fenetre Du Tsan 252.31K 22940D+ 80:58:26

Batı yönünde yan geçişe devam ediyorsunuz. Oldukça kolay tekli parkur ile düz ve koşulabilir bir zeminde Tsan Gölüne kadar gidebilirsiniz. Gölü görmeye başladığınız anda patika büyük kayalıklardan oluşmaya başlıyor. Burayı geçip hafif bir iniş sonrası tırmanışa başlıyorsunuz. Yer yer gölü besleyen küçük su kanallarından geçiş yapıyorsunuz. Burası sulak bir geçiş. Antrenman sırasında rota üzerinde iken solunuzda kalan Bivacco Tsan'a helikopter gelmiş ve uzun süre oradaki kulübenin üzerinde dönüp gitmişti. Dağlarda kurtarma ancak helikopterlerle yapılabilir. Bu nedenle organizasyon yarışa kayıt sırasından size sigorta yaptırmanızı öneriyor ve içeriğini sitede aktarıyor.

Yer yer kayalık yer yer patika ile Fenetre Tsan'a kadar tırmanıyorsunuz. Zor olmayan bir tırmanışı var.


Rifugio Lo Magià 255.96K 22956D+ 81:46:36

En sevdiğim Refugio diyebilirim. Antrenmanda yediğimiz yemekler ve konforu nedeni ile hayran kalmıştık. Yarışta da aynı imkanı bulabildim. 

Tsan iniş başta biraz dik ama zorlayıcı değil. Yarış sırasında bu inişin bağlandığı vadinin Refugio Lo Magia'ya gittiğini anlayamadım. Sanki yanlış yönden ve rotadan gidiyormuşum hissi ile koştum nedense. Bunda iniş sırasında bol miktarda karşımıza çıkan ineklerin katkısı olabilir. Antrenmanda hiç yoktu. Kanadalı koşucu benim ineklerden tedirgin olup yanlarından kolay geçemeyişimi fırsat bilip beni bu alanda inerken geçti. Ben de rehberliğini fırsat bilip ona takıldım. Vadiye inince parkur düzleşiyor. Burada özellikle inişe dikkat etmek lazım. Tsan'da iken çiselemeye başlayan yağmur parkuru henüz kaygan hale getirmemişti ama yağmurda kayma potansiyeli yüksek bir alan. Dağ evine vardığımda artık yağmur iyiden iyiye yağmaya başlamıştı. 

Dinlenmek ve yağmurlukları kuru giymek için fırsat oldu. Burada uyuyanlar vardı. İçeride bir de restoran olduğu için karşısındaki odayı yarışmacılar için kullanıyorlar ve burada masaların arkasındaki üç beş bankta uyuyanlar vardı. Güzel hazırlanmış turtalar da olmasına rağmen ben restorandan benim için antrenmanda yediğim "Gnocchetti al Bleu d'Aosta con noci" yani sadece Aosta vadisinde üretilen bir tür Gorgonzola peyniri ile yapılmış üzerinde bol ceviz olan Gnocchetti türü makarna istedim. Şef yirmi dakikada hazırladı ve bir kez daha yemiş olmaktan büyük mutluluk duydum. 

Dışarıda gece ve yağmur, bende ise yorgun iki bacak ile tok bir mide vardı. Bakalım kim kazanacak.

R. Lo Magia. Antrenmanda iken.

Rifugio Oratorio Di Cuney 259.41K 3.46 23639D+ 83:42:58

Karanlık ve yağmur altında hemen toprak yol ile başlayan rotada kısa bir süre sonra orman içi patikaya daldım. Başta sert bir çıkış ile önce batı yönünde platoya kadar devam eden çıkış platoda tatlı bir eğim ile yavaş yavaş kuzey yönüne doğru sizi götürüyor. Antrenmanda daha dinç çıktığım ve gündüz olduğu için çok aklımda kaldığını düşündüğüm yerleri gecenin karanlığında yer yer hatırlamakta zorluk çektim. Platonun sonunda yine batıya doğru tırmanarak çıkıyorsunuz. Tsan gibi sulak alanlardan geçtiğiniz yerler de var. Girginler'de aynı şeyi hissetmişler; git git varamadığın bir yer gibi R. Cuney.

Çok tipik bir mimarisi var. Antrenmanda sadece hızla bir şeyler içip devam etmiştik ama artan yağmurun ve bastıran gecenin de etkisi ile yeniden uykum geldi. Başta sizi bir çadıra alıyorlar. Yiyecek içecek burada. Küçük bir alan. Uyumak zor. Hatta ısınmak bile zor; ancak ben üzerimdekileri çıkarıp gaz ile çalışan fanın önüne yakmamaya dikkat ederek bir sandalye üzerine asıp kurutmaya çalıştım. Sonra uyumak isteyip istemediğimi gönüllü sorunca evet dedim ve yarım saat beton binada ki ranzalı yere geçtim. Anında uyumuşum.

R. Cuney dağ evi. Antrenmanda

Uyandırdılar. Kısmen kuruyan malzemelerimi içerdeki sobaya yeniden yaklaştırınca alev alabilir endişesiyle bir sağlık görevlisinin beni uyarması ile irkildim. Sanırım Girginlerin bloğunda bahsettiği ve meşhur ettiği güzel Dr. bu olsa gerek. :)

Dışarıda yağmur hızını arttırmış olmasına rağmen devam kararı aldım ve durmadan geldiğim yola paralel ve sağından bir sonraki kontrol noktası için yola koyuldum.


Col de Chaleby 261.79D+ 23818K 87:27:25

Kış ayı nedeni ile Google görüntüyü değiştirdi.
Col de Chaleby için önce biraz iniş ardından güney yönünde bir yangeçiş yapmanız gerekiyor. Çok teknik olmamakla birlikte çok dar aralıklardan geçerken Kapadokya'daymışım gibi hissettiğim anlar oldu. Yan geçiş boyunca rüzgar da şiddetini attırdı. Hatta tırmanışa geçtiğim anlarda hafif hafif kar serpiştirmeye başladığı bile oldu. Buralarda hiç üşümediğimi söylemeliyim. Kuru ve hareketli kalabiliyor olmanız çok önemli. 

Tırmanışta da çok teknik bir yan yok ancak açığa çıktıkça artan rüzgar ve yağmur hızı sizi olumsuz etkiliyor.




Bivacco Rosaire Clermont 264K 24029D+ 86:11:03


Chaleby'den Clermont'a görece zor olmayan bir parkurda batı yönünde ilerliyorsunuz. Bu geçişin zor yanı gece yarısında burayı geçiyor olmaktı. Koşacak enerjim yok ve karşıdan gelen rüzgar ve yağış da ekstra yoruyordu. Kafamı önüme eğip sadece bir sonraki yol işaretine gitmek için odaklanmaya çalışıyordum. 

Bacağımdaki ağrı bu düz geçişlerde sorun yaratmadı; ancak ilerde ağrısı giderek kötüleşecekti.






Col de Vessonaz 264.39K 24116D+ 86:24:25

Bu geçit Bivacco Rosaire Clermont'tan hemen sonra. Çok teknik olmayan bir çıkış ile varıyorsunuz. Bu noktadan sonra Oyace'a kadar uzunca bir iniş var. Yaklaşık 10K kadar.

Oyace 273.8 24283D+ 89:10:36

Col de Vessonaz inişi yarışın çarşak olan nadir zemini ve biraz teknik ve sert bir iniş. Yağan yağmur etkisi ile buradan oldukça yavaş inmeye çalıştım. Bu öne yığılma ve frenleme hareketi sağ ayak bileğimdeki ağrı ve şişliği giderek arttırdı. Tendon artık su koymaya başlamıştı ve daha geride seksen kilometreye yakın mesafe vardı.

Bu teknik inişle birlikte girdiğiniz vadiyi yer yer ağaçlık ve orman içinden ilerliyorsunuz. Bu kısımlarda zemin ıslak olmakla birlikte kaygan değildi. Çok yağmadığı sürece pek kayacak bir zemini de yok. Ara ara dere yataklarından karşıya geçerek batıya doğru ilerliyorsunuz. Oyace'a varmadan önce birkaç kere saat rota dışı uyarısı verdi. Bunun nasıl olduğunu bilemiyorum ama resmi rotaya göre ilerleyemedim. Antrenmanlardayken Oyace öncesi son tepeyi ayırıp sırttan indiren rota güncel halini yüklememe rağmen sapmam gereken yol kapalıydı. Önde arkada birileri olmadığı için patika yolu izlemeye çalıştım. Sonuçta aynı yere varacaktım ama rotadan çok sapmıştım. Sonra bir baba oğul olduğunu tahmin ettiğim yarışmacılar yetişti bana ve rotayı sorduğumda "doğru yöndeyiz, saat böyle gösteriyor" dediler. Ardından başka bir koşucu ve aynı şey. Benim saatimdeki rotanın bu kısmı belli ki yanlıştı. Ya da işaretler ile değiştirilmişti. Daha sonra Strava kayıtlarını rota ile karşılaştırdığımda orman içi son kısmın rota ile hiç alakası olmadığı apaçık.

Anlamsız farklı rotalar.
Zor bir iniş değil ancak gecenin ilerleyen saatlerine denk geldiği için yorucu oldu. Oyace'a varınca aklımda tıbbi destek almak, yemek yemek ve yirmi dakika uyumak vardı. Tıbbi desteği almam bu sefer zor oldu. Daha önce Donnas'ta bana yardımcı olan masör bu kez çok nazlı bir şekilde davrandı ve yardımını beklerken temizlenip üst baş da değiştirmeye çalıştım için üşüdüm. Masaj alanı çadırın dışa açılan kapısının ağzında olunca rüzgar ve terli halim ile katılaştım adeta. Ayak bileğine özel masaj ve quadlara masaj ile biraz toparladım. Uyumak için büyük bir çadır vardı ve çok sıcaktı. Üşüyen bedenime iyi geldi ve anında uyumuşum. Uyandırma talep etmediğim için yandaki klisenin üç kez çalan çanı ile uyandım. Yirmi dakikalık uyku üç saate uzamıştı. Alarm kurmak yerine kronometreyi açtığımı çok sonra anlayabildim. Yorgunluktan bu dalgınlığı yapmıştım. Bu oldukça moralimi bozdu. Hızla hazırlanıp bir şeyler yiyerek, çıkışta son bir medikal destek için ilaç sordum ancak yine yoktu ve oradaki doktordan buz paketi istedim ve aldım. Çadırdan çıkar çıkmaz kasaba içinde güvenemediğim saat rotasından dolayı rotaya girmeyi bir türlü başaramadım. Birisinden yardım istedim ve beni rotanın başına kadar götürdü.
Bundan sonrası Ollomont'a kadar belirsizlik. Antrenmanda bu kısmı geçmemiştik. Bakalım neler bekliyor. Plandan dokuz saat kadar gerideyim. Yüz saat zor görünüyor. 

Bruson Arp 277.83 25178 92:34:10

Çadırdan çıkıp asfalt yoldan bir köprü üzerinden karanlıkta geçerseniz çok fark edemeyeceğiniz bir dere yatağına paralel kuzeybatı yönünde geçip ilerliyorsunuz. Sonra birden rota sizi batıya döndürüyor ve daha sert orman içinde uzunca bir çıkışa sokuyor. Bruson Arp yanlış hatırlamıyorsam iki kişinin beklediği çok küçük bir kontrol noktasıydı ve sıcak çorba vardı. Gün ağarmaya yakınken içince iyi geldi. 

Yine hiç bitmeyecekmiş gibi gelen çıkışlardan biriydi Bruson Arp benim için. Nereye çıktığımı, ne kadar çıkmam gerektiğini bilmeden ve sorgulamadan ama kaybettiğim zaman için küfrede küfrede çıktığım ve Ollomont'a kadar moralimin en bozuk geçtiği etabın başlangıcıydı. Rotaya zor girdim. Birkaç kişi beni geçti, hızım düştü, çıkış dik ve yorucu, sabahın erken ve soğuk saatleri tümü birleşince sizi ufaltabiliyor. Anda kalmanız zorlaşıyor. Bunu neden söylüyorum. Bunlar yarış içerisinde hep olan şeyler ve deneyiminize bakmaksızın sizi hep durdurmak isteyen düşünceler. Eğer sağlık ile ilgili ciddi bir endişeniz yok ise bu olumsuz düşünceleri hep yok saymalısınız. Çünkü hatırlayın duygusal kuyruk, rasyonel köpeği sallayabiliyor.

Col Brison 279.45K 25550D+ 93:15:25

Bruson Arp'dan Col Brison'a doğru artık ne tarafa gideceğinizi görüyorsunuz. Batıya doğru giden bir yan geçişle Brison'a tırmanışın başladığı alana kadar ilerliyorsunuz. Bazen şansınız yaver giderse sizin önünüzde olanları uzaktan görüp gitmeniz gereken alanı da kabaca kestirmiş oluyorsunuz. 

Tırmanış çok teknik değil kolayca çıkılıyor ancak ardındaki iniş nispeten daha zor. Col Brison'un tepesine vardığımda hem önümde hem arkamda kalan manzara yeni doğan güneşin de etkisi ile müthişti. 






Berrio Damon 281.88K 25619D+ 94:02:45

Col Brison'un inişinin teknik ve kıvır kıvır olduğunu hatırlıyorum. Zaten artık hızlı inemiyorum ama burada hızlı inilebilecek bir alan da yoktu. Ağaçlık alana varıncaya kadar bu böyle devam ediyor. Sabah ışığının da etkisi ile güvenle indim.

Berrio Daman'da durduğumu hatırlamıyorum. Ya çok hızlı geçtim ya da hiç durmadım. Zamanlama alınmış olduğuna göre yanından geçmişim ama burayı hatırlamakta zorluk çekiyorum. 






BaseVita-Ollomont 285.66K 25702D+ 94:28:13

Berrio Damon'dan inişin çok teknik olmadığını hatta koşulabilir olduğunu hatırlıyorum. Sizi vadiye indiren rota yönünü de güneye çevirmiş oluyor. Bir süre böyle tekli parkur gittikten sonra stabilize araba yoluna düşüyorsunuz. Görece hızlı gidebileceğiniz bu kısımda ben istesem de hızlanamadım. Bilek hızla birlikte beni kısıtlıyordu. Yine bu kısımda bir iki kişi oldukça hızlı bir şekilde yanımdan geçip gitti.

Bu stabilize yol Ollomont'un içine asfalt yola bağlanıyor. Sizi büyükçe bir çadıra götürüyor. En başarılı yemeği Ollomont'ta yedim diye hatırlıyorum. Keşke daha fazla yiyebilseydim. Et, mantar, patates ve salata siparişim hazırlanıp önüme getirildi. Servis de gönüllüler çok anlayışlılardı; ancak duş için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Duş alma niyetim vardı ancak portatif duşların suyu soğuk olduğu için vazgeçtim. Tıraş niyetim vardı onu bile olmadım. 

Üzerimi hızla ve belki de son kez değiştirerek çantama kirlileri yerleştirip uyku için ayrılmış çadıra girdim. Benden başka sadece bir kişi vardı ve çok soğuktu. Çok kısa bir süre yattım ama çevrenin gürültüsünden ve soğuktan dalmam mümkün olmadı. Col Malatra çıkışında lazım olabilir düşüncesi ile kramponları da çantama koyup antrenmanlarda kaldığımız otelin yanındaki patikaya girdim. 

Snraki kısımda kabaca beni nelerin beklediğini biliyorum. Halen planın dokuz saat gerisindeyim ve ilk 100 saat için geriye sadece altı saatim kaldı. 

7. BaseVita-Ollomont - Courmayeur TORX Finish Line 49.46 3906D+ 110:24:17


Bu segmentin önemli noktaları; 
Col de Champillon çıkışı, Col Malatrà geçidi


Rifugio Letey Champillon 290.3K 26763D+ 97:37:36

Champillon çıkışı orman içi bir patika ile başlayıp platoya ulaşınca araç yoluna bağlanan kolay ve açık alanda ilerlenen bir çıkış. Bir iki yerde yerel peynir, süt üreticilerinin çiftliğinden ve hayvanlarının yanından geçiyorsunuz. 

Antrenmanda gündüz geçtiğimiz rotada Champillon yerel halkın da rağbet ettiği bir dağ evi olduğundan yol üzerinde çok kişi görüyorsunuz. Dağ evine yaklaşırken birkaç TOR450'ci ile rastlaştık. Benden daha dinç çıkışları bende hayret uyandırdı. 

Dağ evine vardığımda ayak bileğime koyabilmek için buz istedim ve sağ olsunlar hemen temin ettiler. Bu arada Çinli bir kadın sporcu eşine devam etmek istemediğini söylüyor ve görevlilerden bu noktaya araçlarını getirebilmelerine izin vermelerini istiyordu. Onlarla yarış bittikten sonra ödül töreni öncesinde yeniden karşılaştım. Yarışı dediği gibi Champillon'da bırakmış. Beni hatırlayıp bileğimi sordu. Eşi ile birlikte anı fotoğrafı aldık.


Col de Champillon 291.41K 27054D+ 97:37:25

Champillon çıkışı görece dik ve dar bir patika ile başlıyor ama zor değil. Başta çok zikzaklı bu çıkış sonra biraz düzleşiyor. Batı yönünde çıkışa devam ederken düz bir alanda yol sizi sola götürüyormuş gibi hissediyorsunuz ama patikayı sağa doğru takip ediyorsunuz. 

Champillon iniş.

Tepeye vardığımda antrenmanda burayı görece hızlı indiğim aklıma geldi. Zaman baskısı ile bunu yapmıştım ancak bileğim buna izin vermez diye düşünüp daha kontrollü başladım. Yüzünüzü vadinin ilerisine doğru döndürürseniz aşağıda uzanan Saint Rhemy'i görmek mümkün.

Ponteille 296.86D+ 27181D+ 99:45:13

İniş başlangıçta dik ve büyük zikzaklar yaparak devam ediyor. Bu yolu bisikletli sporcular da kullandığı için oldukça iyi bir patika. Başta güney yönünde sonra yeniden batıya kıvrılarak vadiye inen yol bir noktadan sonra araç yoluna bağlanıyor. 

Araç yolundan devam ederek vadinin karşısındaki Ponteille'ye varıyorsunuz. Saat 14:00 civarlarıydı ama daha Ponteille'ye varmadan derin bir uyku bastırdı. Hatta bir ara kot farkından kontrol noktasını göremeyince yanlış yola saptım ya da serap gördüm galiba diye düşündüm. Oysa daha varmamışım. Tamir tadilat yapılan bir binanın yanında kurulan derme çatma bir nokta idi Ponteille; ancak burada beş dakika olsun uykuya ihtiyacım olduğunu söyleyip yandaki inşaat alanının içinde bir bankta oturur vaziyette uyudum. Uyandırıldım ve yola devam ettim.

15 dakika sonra 100 saat sınırı dolacaktı ve ben 300K'ya çok yakın bir kilometreyi bu zaman diliminde ancak koşabilmiştim.


Saint Rhemy 305.21K 27475D+ 101:17:41

Ponteille'den Saint Rhemy'e giden yol görece düz bir patika ve vadinin diğer yakasına geçmek için çok hafif bir eğimle tırmanıp yeniden inerken araç yoluna bağlanıyorsunuz. Bu kısım çok rahat koşulabilir. W harfi şeklinde paralel iki vadi geçip Saint Rhemy'e giriş yapılıyor. Çok sempatik şirin bir kasaba. Antrenmanda öğlen saatine denk geldiğimiz için yemek yenecek yerler kapalıydı. 

Burada bir istasyon yok. Yolun kenarından vadinin karşısına geçip araç yolundan Bosses'a kadar iniyorsunuz. Bosses'a kadar da koşmak mümkün.






Bosses 306.98K 27503D+ 101:36:59

Yaklaşık 2K kadar araç yolundan inerek vardığınız kontrol noktası biraz da son çıkışı ve yarışın sonunu müjdeliyor. Bosses'a inerken artık teknik bir iniş olmasına gerek kalmadan sağ ayak bileğim ciddi ağrımaya ve giderek bilekte ele gelen sertlik ile birlikte şişmeye başladı. Attığım her adım da acaba dayanmalı mıyım sorusunu sorarak ilerlemeye başladım. Ollomont'ta aldığım ağrı kesiciye rağmen bu kadar ağrıyorsa ciddi bir sorun olabilirdi. Daha önce hiçbir yarışımda bu kadar ciddi bir ağrı hissettiğimi hatırlamıyorum. Sanırım son bir ay içerisinde antrenman da dahil yarış ile birlikte neredeyse 600K'yı bulan volüm bir yerlerden patlak veriyordu. 

Bosses'a varmak üzere iken Sertan aradı. "Sabah Col Malatrà'nın karlı fotoğraflarını paylaştılar Bosses'da fazla oyalanmayın, hava kararmadan Col Malatrà'yı bir an önce geçin hocam" dedi. Bosses'a vardığımda planım biraz dinlenmek ayağıma masaj yapmak ve tera bantları yenilemekti. Bir şeyler yedikten ki artık canım da aynı şeyleri yemekten yemek de istemiyordu, Sertan'ı aradım ve antrenmanlarda Frassati'ye iki ikibuçuk saat gibi bir sürede çıktığımı ve bu ayak bileği ile güneş batmadan geçebilmem imkansız, bir şey de yiyemiyorum" dedim. "Siz yine de oyalanmayın hocam, yarışın zorluklarından bir de bu bazen aynı şeyleri yemek zorundayız" dedi ve kapattık. Bir an; Yahu! Ne zannediyor bu beni. Pilim bitti ve çok yorgunum nasıl olacak diye düşündüm. Görevlilere yukarıda kar yağışı olup olmadığını, Col Malatrà geçişinin açık olup olmadığını sordum ve olumlu yanıtlar alıp devam ettim.  

Merdeux - Time Barrier 314.64K 28379D+103:12:00

Çıkışa asfalt yol ile başlıyorsunuz. Bir süre takip ettikten sonra otobanın altından geçip orman içine giriyorsunuz. Yer yer patika yer yer araç yolu ile vadi içerisinde başta hafif bazı yerlerde dik olacak şekilde ilerliyorsunuz. 

Konuşmamızın üzerinden yarım saat geçmemişti ki kar yağmaya başladı. Biraz da hızlı çıkmaya gayret ettiğim için soğuk havanın da etkisi ile daha sık nefes alır olmaya başladım. Eğer gitmek mantıksızsa gitmeyeyim diye Sertan'ı yeniden aradım. Organizasyonun yukarıda geçit kapalı olursa bildirmeyeceğini, onu anca varınca öğreneceğimi ve bu durumda belki geçit açılıncaya kadar orada kalabileceğimi söyledi. Yağan kar azdı ama tedirgin ediyordu yine de devam etme kararı aldım. Bileğimdeki onca can acısına rağmen bir ara arkamdan yetişen genç TOR100 yarışı koşucularıyla neredeyse aynı hızda Frassati'ye vardım. Antrenmanda 2 saat 10 dakikada koştuğum bu kısmı yarışta daha hızlı çıktım zannediyordum ama 2 saat 36 dakikada çıkmışım. Düşününce onca gün ve yorgunluğun ardından bu süre gayet iyi.



Rifugio Pier Giorgio Frassati 316.09K 28667D+ 104:11:29

Merdeux'a kadar çıkış çok sert değil. Burada bir hayvan çiftliği var ve yol ile de ulaşılabildiği için yolun buraya kadar olan bir kısmını bu yolu takip ederek çıkabiliyorsunuz. Son bir düzlükten sonra Frassati için asıl çıkışa başlıyorsunuz. Bosses'de dinlenme planı yaparken saatimi şarj etmeyi de düşünüyordum ama acele etmeliyim derken unuttum. Saat şarj bitiyor uyarısı verince kabloyu buldum, dur taktım derken pat kapandı. O an inşallah tüm veri uçmamıştır diye içimden geçirdiğimi hatırlıyorum. Niye bahsediyorum? İşte çok fazla şeyi yönetmeniz gerekiyor ve işaretlemeler ne kadar iyi olsa da GPS'in hayat kurtarabileceği bir yarışta olumsuz bir sonuçla karşılaşmamak için bu detayları atlamayın diye. Ayrıca popüler dünyanın maskara yüzünde maalesef koşular geçici, Strava kaydı kalıcı. 

Hemen cep telefonundan Strava'yı açıp saati şarja takıp yola devam ettim. Bir yandan da zaman kaybetmeden önce Frasati, ardından Malatra geçişini tamamlamak istiyordum. Henüz hava kararmamış ancak kar yağışını giderek arttırmaya başlamıştı. Yol üzerinde iken bir helikopterin Col Malatra üzerinde uçup ya geçidi kontrol ettiğini ya da geçitteki karları yarattığı rüzgar etkisi ile temizlediğini düşündüm. Yerden oldukça çok kar kaldırıyordu. Neler gelmiş aklıma, senaryo yazmışım. Belki de geçitteki görevliye malzeme bıraktı.  

Frassati'nin antrenman zamanındaki havası.
Frassati'ye geldiğimde içerisi kalabalıktı. Hızla bir şeyler yiyerek üzerimdeki birkaç ıslak, terli malzemeyi yanan soba yanında son kez kuruttum. Bu arada üşümeye başlayan hatta titreyen bir iki kişiye termal battaniyelerini çıkarıp sarınmalarının iyi olacağını hatırlattığımı hatırlıyorum.

Yola çıkmadan geçidin açık olup olmadığını yeniden sordum, açık yanıtı aldım. Krampon zorunluluğunun olup olmadığını sordum. Zorunlu değil yanıtı aldım. Beni korkutan son geçit ile de yüzleşme zamanı gelmişti. Antrenmanda burayı yalnız geçmek zorunda kalmıştım ve çok tedirgindim şimdi ise önümde, arkamda bu bozuk havaya rağmen birileri olacaktı daha rahattım ama kar nedeni ile daha dikkatli olmak gerekiyordu. Saatimi şarj olduğu kadarı ile yeniden açıp yola koyuldum. 

Col Malatrà 318.16K 29064D+ 105:02:00

Col Malatrà için Frassati'den çıkar çıkmaz sağa doru yönelip önce güney sonra büyük bir C yapıp batıya doğru gidiyorsunuz. Malatra nın başlangıç noktasına kadar patika zorlu değil. Kolay ilerlenebilir cinsten. Kar henüz patikaları kapatmadı ama rüzgar ile birlikte etkisini göstermeye başladı. Çıkış öncesinde ayaklarıma kramponlarımı zorunlu değil demelerine rağmen taktım. Çünkü hiçbir risk almak istemedim. 100K koşucuları önümden hem daha hızlı hem de kramponsuz çıktılar; ben buna cesaret edemedim. Col Malatrà tırmanışı karşınızda duran dağın soluna doğru yan geçiş ile yükselerek çıkmanız anlamına geliyor. Bu sene Aladağlar'da antrenmanında bir yan geçiş sırasında ayağım kayıp yokuş aşağı iki üç takla atarak düştüğüm için bu yarışın tüm yan geçişlerinde neredeyse düşecekmişim hissi ile koştum. Musibet nasihatten iyi ama izlerini silmek de zor oluyor bazen. Hele gözümüzde büyüttüğümüz bu tür geçişler için ekstra tedbir olur diyerek daha da tedbirli ve yavaş hareket ederek geçidin son noktası olan büyük kayalıklı ve demir basamaklı alanlarını sakince geçtim. Yukarıdan motive eden ve fotoğraf çeken görevli beni ne kadar tebrik ettiyse ben de onu daha fazla tebrik ediyorum. O havada orada durup görüntüler almaya çalışmak büyük özveri ister.
Sona yaklaştıkça sertleşen Malatra geçidi.
Col Malara'ya uzanan yan geçiş.
     





Geçidin içinden karşıda Mont Blanc














Col Malatrà'ya varış sürem aslında yarışı bitirmeyi hedeflediği süre idi. Perşembe Saat 18:00 itibari ile bitirmiş olmayı ve bir geceye daha kalmamayı istiyordum ama yarış biraz daha uzayacağa benziyordu. Sertan'ın dediği gibi güneş batmadan geçidi geçmeyi başarmıştım ama. Bu andan sonra anın ve artık yavaş yavaş gelen finişin tadını çıkarmak istedim. Ama öyle olmadı. 

Ve o meşhur manzara. Karşınızda dev Mont Blanc dağı. Son geçit; ancak bu çıkış sürpriz sonlu oldu. Dağın ardı tamamen karla kaplanmış, rotalar kardan kapanmış ve sadece bayraklar görünüyordu. 




Entre Deux Sauts 321.93K 29257D+ 106:45:17

Col Malatrà inişi çok zor değil. Yine bu kez sağa doğru yan bir geçişle inmeye başlıyorsunuz ancak kar biraz inişi zorlaştırdı. Ben de çok temkinli indim. Kramponları ayağımdan uzunca bir süre çıkarmadım. Alışkın olmadığım için yerden topladığı kar, çamur karışımı toprak ile ayaklar ağırlaşıyor ve yere ayağınız dokunmak üzere iken bir taşa takılıp sendelemenize sebep olabiliyor. Zaten ağrıyan ve giderek dayanması zorlaşan ağrıyla uğraşıyorken ayak bileğime binen bu ekstra garip basış şekilleri bileğimin sınırlarını da benim sabrımı da en zorlayan nokta oldu. Buraya kadar dayandığım acılara artık küfretmeye başladım. 

Malatra inişinden sonra Entre Deux Sauts için yeniden küçük bir tırmanışa geçmeniz gerekiyor. Buraya vardığımda tepede yine şiddetli rüzgar beni karşıladı. Hiç durmaksızın Arminaz'a doğru yola koyuldum. Benim için yarışın belki de en zor noktaları bu anlardan sonra başladı. 

Arminaz 325.51K 29268D+ 108:00:00

Artık hava karardı ve soğumaya başladı. Çok da dik olmayan ama dere yatağının bozuk zeminlerinden geçmek zorunda kaldığınız bir alan. Bolca çiftlik havanının olduğu ve bir çiftlik evinin yanından son bir köprü geçişi ile orman içinde giriş yaptığınız bir yer var. Biten sabrım nedeni Arminaz'a kadar neredeyse tüm TOR bayraklarını dikkatim dağılsın diye saymışımdır. Minik bir tepenin ya da çanağın ardından çıkan yenilerine de her saniye küfretmişimdir. Bir noktadan sonra kendimi kontrol edemediğimi hatırlıyorum. Arminaz'a varmadan hemen önce kramponları çıkardım. Yerde kar var ama çok da kaymıyor derken iki ayağım yerden kesilip sırtüstü ilk ve son düşüşümü yaptım. Kafamdan fırlayan fenerim kara saplanınca ortalık birden zifiri karanlık oldu. Bir an göğüs kafesimde baskı hissettim ancak canım yanmıyordu. Antrenmanda ikin de hemen hemen aynı noktalarda bacağımdaki keneyi fark etmiş ve kendim çıkaramayınca tesadüfen oradan geçen iki koşucudan yardım istemiştim. Artık yorgunluk etkisini iyiden iyiye göstermeye başladığı için bunları yaşadım diye düşünerek toparlanıp yola devam ettim. 

Özellikle Armiraz'a varmadan hemen önce başlayan ve yarış boyunca ara ara etkisini gösteren halüsinasyonlar havanın kararması ile yine etkisini göstermeye başladı. Bu çok sorulan bir sorudur. Halüsinasyon görülüyor mu? Evet. Görülüyor. Hatta duyuluyor. Bunun kimde nasıl olduğu sizin etkilenme derinliğinize ve dayanıklılığınıza bağlı sanırım. Bu noktaya kadar bahsetmedim çünkü özellikle ikinci geceden sonra başlayan halüsinasyonlarım bir süre sonra gündüz de olmaya başladı ve neredeyse yarış bitene kadar ara ara devam etti. Daha önce UTMB'de de deneyimlemiş ve başta anlamamıştım ama şimdi bu görsel ve işitsel uyarıların birer sahte uyarı olduklarının farkındayım. Daha çok yerde ışık gölge oyunu ile ortaya çıkan sevimli karton karakterler mişçesine gördüğüm çeşitli hayvan ve insan figürleri beni korkutmaktan çok uzaklar; ancak bir süre sonra gerçekten çok sıkıcı olmaya başlıyor. Bu kez arkamdan gelen baton sesleri ve etrafımda birileri Türkçe, İngilizce tam anlaşılmaz şekilde konuşuyormuş gibi hissettiğim oldu. Çok kısa dinlenme molaları bile bu uyarıları iki üç saat ötelememi sağlayabiliyordu. 

Mont de la Saxe 330.71K 29567D+ 108:52:59

Armiraz'da bir kontrol noktası yok. Bir çiftlik evi ve yanından küçük bir köprü ile geçip orman içine bağlanıyorsunuz. Bazen açık alanda koştuğunuz bu sigle track eğim olarak da koşulabilir kolaylıkta ve aşağınızda seyreden vadiye paralel şekilde güneybatı yönünde ilerliyorsunuz. Hem parkur olarak hem de yarışın sonu olarak kolay olmasına rağmen saatler maalesef istediğim hızda akmıyordu; çünkü ben hızlı olamıyordum. Bir yandan yine uyku bastırmış ve ayak bileğimin acısı (bunu kaçıncı kez yazdım bilmiyorum) çok artmıştı. İşte o anlarda bana olan oldu ve yüksek sesle kendimle konuşmaya başladım. Hiçbir yarışta bu denli bir deneyim ve kırılım yaşamamıştım. Kendime yarışmaya katıldığım için kızıyor ve bu eziyete deyip değmediğini sürekli soruyordum. Üstelik bir de sosyal sorumluluklar yüklenmiştim. Sesimi duyan yoktu sanırım hatta kendime küfür dahi ettiğimi hatırlıyorum. Beni tanıyanlar bilir normal hayatta küfürlü konuşmam, özen gösteririm. İçimden başka bir Tolga çıktı ve yarışan Tolga'ya verdi veriştirdi. Hem de ağzına ne geliyorsa. 

Gecenin karalığını delen en ufak bir ışık yokken ilerde birden Mont de la Saxe'ın cılız ışıkları belirdi. Cam bir küpün içinden iki kişi çıktı. Hoş geldiniz çok az yolunuz kaldı. Kutlarız dedi. 

TORX Finish Line 335.32K 29608D+ 110:24:17

Benim odaklandığım tek şey ise cam küpün içindeki tek kişilik plastik sandalye oldu. Çok sessiz ve enerjisiz bir şekilde küpten çıkan kıza sandalye üzerinde beş dakika uyuyabilir miyim diye sordum. "Burası dinlenebileceğiniz bir nokta değil" dedi. "Yaklaşık bir saatiniz kaldı ve Courmayeur hemen aşağıda" diye ekledi ben daha bir şey diyemeden. Şu an derin halüsinasyonlar görüyorum ve eğer burada beş dakika uyumazsam bir yeri yol zannedip gitmem ve kaza yapmam olası. Elimle işaret ederek burada uyumak istiyorum ve sizden de beni beş dakika sonra kaldırmanızı rica ediyorum dedim. Göz göze geldik ve eliyle sandalyeyi işaret etti. 

Gerçekten beş dakika mı geçti bilmiyorum ama çok nazik bir dokunuşun kolumu sarsması ile uyandım. Kendisine çok müteşekkirim. Gecenin kararlığına karışıp meşhur Courmayeur inişine başladım.

Bu kısım gerçekten benim için çok zordu. İniş çok zorlu değil ama büyük kayalardan merdiven basamakları, büyük ağaç kökleri gibi çok da düz olmayan bir alanda sürekli döne döne ve dik bir yokuştan aşağı iniyorsunuz. Normal bir antrenmanda çok keyif alabileceğim bu yer benim için hafızama ıstırap dolu dakikalar olarak kazındı. Hiç de söylenildiği gibi bir saatte inemedim tabiki. 

Kasabanın ışıkları zaten tepeden görünmeye başladığında içinizi de bir mutluluk sarmaya başlıyor. Işıklar giderek yaklaşırken önce karavanların park alanı olan yerde asfalta bağlanıyorsunuz. Sonra kasabanın kenar sokakları, derken parkları ve Arnavut kaldırımlarından geçerek merkeze doğru ilerliyorsunuz.

TOR450 koşan Sadık'ın destekçisi
Sercan. Sağ olsun finiş sonrası
bana da destek verdi. 

Bitiş anım gece yarısı olduğu için Finiş takının altında sadece kendi heyecanım ve çok da abartık olmayan mutluluğum ile baş başaydım. Boynuma bir madalya takıp birkaç kare fotoğraf aldılar. Bu fotoğrafları daha sonra hiçbir yerde göremedim, bulamadım. Büyük bir TOR330 brandasına ben de oradaydım, bitirenler arasında yer aldım imzasını attıktan sonra dinlenmek üzere spor salonuna organizasyonun arabası ile bırakıldım. Beni bekleyen gecenin koynuna üşüye titreye, zamanla yarışarak aldığım duş sonrası girdim. Sabah kalktığımda yüzüm gözüm şiş ve kaskatı halde bacağım için ilk iş medikal destek almaya gittim. Çok da şaşırtmayan bir şekilde yine sıfır temas, gereksiz hikaye ve Parasetamol ile savuşturulmaya çalışıldım. Üşüyen zihnimi Sertaç'ın destek ve bir otelde yer bulalım önerisi ile ayıltabildim. Yardımları ile bir otele yerleştim ve uyku, besleme, dinlenme sürecine geçebildim.

110:24:17 saat ile genelde 76. yaş grubunda 10. oldum. Hep bitirdiğiniz süre daha iyi olabilirdi deriz ya bu kez demiyorum. Eğer profesyonel değilseniz size tanınan süre içerisinde nerede bitirirseniz bitirin böyle bir yarış için iyi bir süre. Hep önünüzde arkanızda birileri olacak. Böyle bir yarışta bitirme süresi bizim daha çok ya da daha az mutlu hissetmemize neden olmamalı. Sağlıkla bitirmek ve benzer bir yarışı yapabilme ve sürdürebilme gücünü hissedebilme olmalı.

Yarışı sağlıkla bitiren üç genç adam.
Soldan: Tolga Güler, Bekir Kandemir, Ben

Sonuç...

Yarış boyunca birçok duyguyu bir arada yaşadım. Bir yarış raporunda tüm bu detay ve anlardan bahsetmek imkansız. Bu blogda çoğunlukla koşmaktan çok keyif aldığım yarışlardan bahsettim. Hazırlık aşamasından tutun da sonuçlarına kadar. TOR330 bütün bu yarışların içerisinde çok özel bir yere sahip. Başından sonuna yine keyifle koştuğum ve daima güzel anılarla anacağım bir yarıştı benim için. Trail koşan herkesin imkanları ölçüsünde denemesini tavsiye edeceğim nadir yarışlardan diyebilirim. Parkuruyla, yol boyunca yaşadıklarınız ve size kattıklarıyla tarifi çok zor bir deneyim. Bütün bunların yanında bu yarışı benim için özel ve önemli kılan bir diğer şey de trail koşularıma bir sınır çizmem gerektiğini hatırlatması.
Gerçekten de bu yarış 200 mil trail koşularına karşı hislerimi ve ileride ne yapmak isteyip istemediğimi anlamak konusunda kalemle çizer gibi sınırlarımı belirlememe neden oldu. Bunu kötü anlamda söylemiyorum. En başta da alıntılamıştım ya "Ben esasen kendimi araştırıyorum, benim fiziğim de metafiziğim de budur" diye, bu yarış bana bir yerde durmam, en azından yavaşlamam, eğer bu aşkı daha uzun yıllar yaşamak istiyorsam ve her kavuşma sonrasında "Bunaltı" ile sonlansın istemiyorsam iç sesime kulak vermem gerektiğini öğretti. 
Kendi adıma fiziksel sınırlarımı bundan sonra bu tür yarışlar ile bu denli zorlamak istemediğime karar verdim. Koşarken en ufak keyifsizliğimi yarışın tamamına entegre edip mutlu anlarımı çok çabuk mutsuz anlara tahvil edebiliyorum. Bunun bende yarattığı duygu durumundan hem yarış içerisinde hem de yarış sonrasında hoşlanmıyorum. Çevremdeki insanların ne dediğinin bir önemi yok ancak ailemin desteğini alsam bile en yakınımda olan insanların sürekli sağlığım ile ilgili kaygılandıklarını görüyorum. Kendi adıma bu riskleri alabilir ve sonuçlarına katlanabilirim ama benim için endişelenmelerini istemiyorum. Mutlu bile olsam sonrasında onların kavrayabildikleri sınırların ötesindeki deneyimlerim nedeniyle yaşadıkları kaygılardan etkileniyor ve üzülüyorum.
Daha birçok nedenle bu denli uzun koşuları yapmama kararımı daha uzun yıllar koşabilmek için almak zorunda hissediyorum. Umarım bu kararımdan pişman olmam.

Artılar ve eksiler...

Pozitif yönler;
  • Hiçbir kontrol noktasında aç kalmazsınız. Sıkılmazsanız mutlaka yenecek bir şeyler var.
  • Finiş sonrası spor salonuna araç ile transfer ediliyorsunuz. 
  • BaseVita'larda duş ve masaj imkanının olması çok büyük konfor.
  • BaseVita'larda beslenme çeşitliliğinin çok olması.
  • Parkur o kadar güzel ki yarış boyunca koşarken sıkılmanız mümkün değil.
Negatif yönler;
  • Başından itibaren iletişim ve internet sitesi içeriğinin düzensizliği,
  • Gönüllü sayısının çok olmasına rağmen bölge halkından oluşan özellikle orta yaş gönüllülerin İngilizce konusunda zayıf olmaları,
  • Ara kontrol noktalarındaki yiyecek çeşitlerinin azlığı. Bir süre sonra aynı şeyleri yemekten çok sıkılıyorsunuz.
  • Spor merkezi start finiş noktasına uzak. Özellikle çantanızı son gün bırakacaksanız ve finiş sonrası çantanızı alıp otele dönecekseniz zorlanmanız mümkün. 
  • Spor salonunda konaklamak çok zor, duşlar soğuk.
  • Sağlık ekibinin bence beklenen desteği veremiyor.

Teşekkürler...

Bu yıl başında bu koşu için Aselsan üst yönetimi ile konuşup destek vermeleri halinde bir yardım kampanyası ile ihtiyaç sahiplerine destek olabileceğimizi aktarmıştım. Aselsan üst yönetiminin ve ASİL derneğinin katkıları ile ÇODEM'e destek olabilmek için bir bağış kampanyası başlatıldı. Üst yönetime ve ASİL derneği yöneticilerine verdikleri destek için teşekkür ederim. Bana güvenip kampanyaya destek olan tüm bağışçılara buradan özellikle teşekkür ederim. İyi ki varsınız.

Sertan, Serkan Girgin kardeşlere başından sonuna bilgi ve lojistik destekleri için sonsuz teşekkür ederim. Tüm yıl boyunca antrenmanlarda destek olan Ankyra SK sporcusu arkadaşlarıma, uzun antrenmanların neredeyse tamamında yanımda yer alan Bekir, Bahar, Owain, Levent hocalara ve Gizem'e teşekkür ederim. Bu günlere gelmemde sonsuz desteği olan Şengül'e ayrıca özel teşekkür ederim. Koşu öncesi, sırası ve sonrası destekleri için bu parkuru tam dört kez bitiren Tolga Güler'e de teşekkür ederim.

Ve Filmin Sonu... 

Yaklaşık 11 yıldır sürdürmeye çalıştığım Blog yazılarıma da bu yazı ile son veriyorum. Artık bu kanalda koşu ve koşuya dair hislerim hakkında aktarabileceğim bir şey kalmadı. Gelinen noktada insanların okuma alışkanlıklarının azalmış olması, daha başka ara yüzler ile kendilerine yarayacak bilgiye kolay ulaşabilmesinin de bu kararı almamda etkisi var ancak bu serüvenin benim adıma koşan kişilere sağlayacağı katkı anlamında sonuna geldiğini düşünüyorum. En büyük teşekkürü de yazılarımı okuma nezaketi gösteren siz okuyucu ve koşuculara vermek istiyorum. Zira güzel geri bildirimleriniz olmasaydı bu kadar uzun zaman yazma cesaretini gösteremezdim. Sizler de iyi ki varsınız. 

Umarım Paralel Evrende olmak farkındalığınızı arttırmış, sizi hareketlendirmiş ve yeni bir şeyler keşfetmenize yardımcı olmuştur. 

Patikalarda görüşmek ve koşmak dileklerimle.

Koşuyla kalınız.







Hiç yorum yok: