29 Ocak 2020 Çarşamba

2019 YILI ALMANAĞI


Uzun bir zaman bu yazıyı yazsam mı diye düşündüm durdum. Bir yandan kimsenin ilgisini çekmeyeceğini düşündüğümden, bir yandan da zaten teker teker yaşadığım olayları dönüp yazmanın ne kazandıracağını kestiremediğim için. Yine de sonunda ilerde geriye dönüp bakarsam bir yerlerde derli toplu bir şeyler dursun diye yazının başına geçmeye karar verdim.

Çocukken yılbaşı günü yaklaştığında bazen gazetelerin verdiği almanaklar* olurdu ve ben onları okumayı çok severdim. Hatta televizyon (televizyonlar demiyorum çünkü çocukluğum tek kanallı TV dünyası idi) yılbaşı akşamındaki programına o yıl içinde neler olduğunu derleyen görüntülerle başlardı. Ben bunları da seyretmeye bayılırdım. Adeta yılın iyi kötü anlarının birer özeti gibiydiler. Olaya bir de böyle bakınca konuları katıldığım yarışlar ve sırasında yaşadıklarım olan yazılarımın 2019 yılı almanağını hazırlayayım dedim. 

Bakalım neler neler yaşamışım geçtiğimiz bir yıl boyunca. İyi ve kötü neler olmuş. Neler daha iyi olsa olurmuş. Neler olmasa da olurmuş.

Bu arada bir hatırlatma, baştan söyleyeyim istatistik gibi verdiğim rakamların bir çoğu yuvarlak, ortalama rakamlardır. Yoksa her biri için tek tek daha önce bir yerlere yazıp şimdi alt alta toplanmış sayılar değildir. Belki bu kadar metodik ve obsessif olmayı sevenlerimiz vardır, ama ben işi henüz o boyutlara taşımadım.

Hadi başlayalım...

İlk sırada RUNATOLIA 2019 var. 
Yılın ilk Maraton yarışı olması nedeni ile önemli bir yarıştı. 
Bitirme süresi olarak 3 saat 15 dakika hedeflendi ve 3 dakika fazlasıyla bitti. 
Yaş grubunda 5. sırayı almak benim için büyük sürpriz oldu. Zira yol yarışlarında da ultralarda olduğu gibi hedefim genellikle kendi yaş grubumda yüzde onluk dilime girebilmektir. 3 saat 15 dakika hedefi tutmamış olsa da %10'luk hedef tutmuş oldu.
Toplamda 16 haftalık bir program ile 750K lık bir antrenman içeriği yakalamış, bunun yarıya yakını ise evde batta koşmuştum.
İlk defa bir yarışta bu kadar çok jel tükettim. 5 tane.

Üç ayrı yeni ürün kullandım bu yarışta. Birisi ayakkabı. Adidas Adizero Adios 3. Diğeri Gözlük; Siroko marka K3S modeli, miyopi çerçeveli. Bir diğeri de; Garmin Fenix5 ve Running Dynamics'li göğüs bandı idi. Bu üç yeni üründe halen kullandığım ve parasının hakkını veren ürünler çıktı. Hatta gözlük ile ilgili beğeni gelince bir çok arkadaşım da sonrasında sipariş verdi.
Bu koşu aynı zamanda kendi içinde AÇEV adına bağış toplamak için koşulan bir koşuydu ve bazı dostlarım koşu aracılığı ile Adım Adım üzerinden AÇEV için bağış yaparak 4 çocuğun eğitimine katkı sağladılar.
Konaklama için ilk defa bir misafirhanede kaldım. Akdeniz Üniversitesinin misafirhanesi genel itibariyle iyiydi.
Yarışa arabamla gittim ve bunun için gidiş-dönüş 1000 km yol yapmam gerekti. Neyse ki bir depodan  biraz fazla bir benzin ile bunu halledebildim.
Bu yarış nispeten ucuz bir yarış ve masraflarını tamamen kendim ödedim, ama bazen bu tür yarışlara katılmayıp AÇEV gibi bir STK'ya bağış yapsam daha iyi mi olur diye düşünmeden edemiyorum. Çünkü yarış için yaptığım masraf topladığım bağıştan maalesef daha yüksekti.
Bir yıl aradan sonra bu yarışta yeniden koşmak bana iyi gelmişti ve sezonu hızlı açmak iyi oldu.
Şimdi düşünüyorum da yarışın mottosu olsa olsa Pace'e değil Feyz'e odaklan olurdu herhalde.

Yılın ilk Ultrası ALANYA ULTRA MARATONU idi (TAURUS 48K)
Bu yarış yılın ilk ultrası ancak ilk ultra koşum değil. İlk kez kürsüye çıktığım yarış da değildi ama 42K üzerinde koştuğum ilk yarış olması nedeniyle önemliydi. 
Hem de bunun bir ultra maraton içerisinde başarılması benim için daha da önemliydi. Aynı zamanda yılın 42K ve üzeri ikinci yarışıydı.
Planlamanın iyi işlediği bir yarıştı. 6 saat 26 dakikada bitirmeyi planlamıştım. 1 dakika daha kısa sürede bitirdim.
Yaş grubunda birinciliği aldım. Daha uzun ultralar yapabilmek için deneme yarışlarından biriydi diyebileceğim bir yarış olmuştu. 
Runatolia üzerine 143 km daha koyarak yarışa hazırlanabildim. Üçte biri evde bantta koşuldu.
Beslenme stratejisinde özel bir şey yapmadım. 
Yeni bir ürün denemedim, kullanmadım.
Yarışma öncesinde fuar alanında Bakiye Duran ile tanışmak ve uzun uzun sohbet etmek benim için bu yarışın tepe noktasıydı. Kitabını almak, imzalatmak ve sonrasında okumak büyük bir keyifti benim için.
Konaklama için yakınlardaki bir otelde kaldım, ama vasat bir hizmetle, düşük oda kalitesine razı olarak. Tek güzel yanı eşsiz deniz manzarasıydı.
Yarış için uçak ile gidip geldim. Alanya'ya iniş, Antalya'dan kalkış olacak şekilde. Uçakla olmasına rağmen en meşakkatli yolculuktu diyebilirim. Hava alanından Alanya'ya ulaşım için ayarlanan servis için öncesinde iyi konuşulması gerekiyor, zira sizi gecenin bir yarısında oraya buraya girmem, çıkmam diyen bir servis şoförünün heder etmesi içten bile değil.
Uzun zamandır göremediğim dostlarımla birlikte olduğum, keyif yüklü bir yarıştı. 
Yarış için düzenlenen brifing evlere şenlik idi. Kalabalık bir ortamda yetersiz ses ve görüntü düzeneği ile amaca son derece hitap etmez şekilde idi.

Yılın İlk Yarı Maraton Yarışı İSTANBUL MARATONU
Alanya Ultradan hemen iki hafta sonra olan bu yarışa sadece üzerine 89.3 km daha antrenman yaparak katıldım.
Bu yarış için özel bir yarış raporu yazmadım. Yarı maratonlarımın değerlendirmesini yaptığım bir raporumda tespitlerimi paylaştım.
İstanbul'da olan bu yarışa çalıştığım şirketin koşu takımı altında şirket koşucuları statüsünde katıldım. 
Yeni bir oluşum olan ASİL (Aselsan Sosyal İnovasyon Liderleri) çatısı altında ilk kez koşmanın deneyimini yaşadım. 
Şirketin hazırlatmış olduğu özel koşu forması ile koştuğum ilk yarıştı.
Beş kişi olarak katıldığımız bu yarışta en iyi derece yapan üç kişinin süreleri toplanarak birinci belirleniyordu ve biz bu yarışta şirket olarak beşinci sırayı aldık.
Kişisel en iyi yarı maratonumu koştuğum yarış olmuştu. 1:31:25 gibi bir sürede bitirdim.
Kayıt, konaklama, yol masraflarını tamamen kendim karşıladım. 
Konaklama tam bir talihsizlikti ve otel bu güne kadar kaldığım en berbat oteldi.

Yılın ikinci Ultrası İZNİK ULTRA MARATONU (Narlıca Parkuru 55K)
Giderek mesafelerin arttığı ve gözümü korkutan ilk ultra maratondu. Organizasyon açısından işi sağlama almış, kayıt ve malzeme kontrollerinin en sıkı yapıldığı maratondu diyebilirim.
Yarışa gidiş de dönüş de uçak ile oldu. Bursa'ya uçulan bir uçuş sonrası İznik için hava alanından kiralanan araba ile İznik'e varmak zorunda olduğunuz bir yarıştı. Ulaşımı biraz sorunluydu. Bu nedenle masraflı da diyebilirim. Yol masrafları yanında yıl içinde kayıt parası olarak verdiğim en pahalı yarıştı.
Konaklama oteli başarılı idi. Ancak otel odasının göl kenarında olmasından mı yoksa  nemli ve sigara kokulu olması mı etkiledi kısmen keyifsiz geçen bir geceye sebep olmuştu.
Ankyra SK'dan oldukça kalabalık bir ekip ile katıldığımız yılın ilk toplu yarışıydı. Ekip olarak da oldukça başarılı sonuçlar alarak dereceler yaptık. 
Bu yarışta da 6:29:13 dakikalık süre ile genelde 12. Yaş grubunda birinci bitirdim. Yılın böylece ikinci kürsüsünü görmüş oldum. Kürsü kadar değerli olan sevgili Ali'nin bizler için hazırlattığı özel çini hediyeler idi.
Bu yarışta ilk defa çok zorlu bir parkur deneyimi yaşamış oldum. Yağan kar ve yağmur eşliğinde çok ağırlaşan parkurda azimle sona kadar direncimi kırmadan koşmayı başardım.
Salomon Bonatti Pro yağmurluğu aldığım, ilk kez giydiğim ve hayat kurtarıcı olduğu yarış idi.
Alanya sonrasında yarışa sadece 49,5 km daha koşarak hazırlandım. 
Bu yarış ile birlikte Runatolia'dan itibaren iki ay içinde dördüncü yarışımı koşmuş oldum. 
Katılmayı düşünmeden önce ben buna hazır mıyım diye iki üç kez kişinin kendine sorması lazım. Çünkü İznik çok zor bir parkura sahip olmasa da yarış sezonundan dolayı  yağabilecek yağışlar nedeni ile içinde üzüntü barındıran çocuk gibi huyu birden değişebilecek yarış atmosferine sahip nadir bir yarış. 

Yılın ikinci Yarı maratonu GORDİON YARI MARATONU,
Yılın yarısına gelmeden beşinci yarış ve ikinci yarı maratonu idi. İznik ardından direnç kazandığımı olacağını düşündüğüm bu yarışta, ev sahibi gibi hissetmiş ve zamanımı daha da geliştirme hedeflemiştim. Yarışın Polatlı yakınlarında olması nedeni ile ulaşımı kolaydı.
Yarış günü sabah Ankara'dan yola çıkarak Gordiyon'a araç ile gidip yarış sonrasında yine araç ile döndüm. Görece masrafsız olan bu yarış için katılmayı dileyen arkadaşlar ile birlikte gidip geldik.
Üzülerek söylemeliyim ki çok güzel olmayan bir parkurda, sıcak olan bir havada ancak 1:34:59 ile genelde 31. yaş grubunda ise 4. bitirdim.
Tarihi öge ve figürlerin çok kullanıldığı ve bölgede kaliteli bir yarış yaratma gayretlerini desteklemek istediğim arkadaşlarım için koştuğum bu yarışın geleceği konusunda organizasyondaki sevgili arkadaşlarım kadar çok iyi düşüncelerim yok, ama yarış yarıştır ve hiç yoktan iyidir diyebilirim.
Bu yarış için de özel bir yarış raporu yazmadım. Yarı maratonlarımı değerlendirdiğim yazımın içinde daha geniş bir yer verdim.


Yılın ilk deliliği AKŞAMDAN SABAH PİST KOŞUSU (100K) 
Gerçek anlamdan yarış raporunu okuyanlar nasıl değerlendirdiler bilemiyorum ama kendi içinde yılın en zor yarışı diyemem, çünkü yarış değildi, fakat zor bir denemesiydi demek daha doğru olur.
Bir bayram sabahı kalkıp evin karşısındaki koşu pistine gidip 100K koşmaya çalışmak yılın en çılgın fikri idi. Bundan daha da çılgınca olanı ilk denemede bunu başaramayıp sadece bir buçuk gün sonra aynı denemeyi yaparak akşamdan sabaha 100K'yı geçirilen ciddi idrar yolu enfeksiyonuna rağmen bitirmekti.
Kendim için asla deli sıfatını yakıştırmasam da dışarıdan akıllıca görünmediği ortadaydı.
En iyi mental konsantrasyon koşusu idi. İlk defa uzun süre müzik dinleyerek, kitap dinleyerek koşulan koşu oldu.
Pist koşusunun karakterine uygun olarak ara ara yön ve giysi değiştirilip, Haziran ayının sıcak karakterine uygun bir havada, geceyi gündüze bağlayan vakitlerde koşuldu.
Koşu sonunda tüm kategorilerde birinciydim. ;)
Herhalde yarışın mottosu; Çılgın olma kendin ol, böyle çok daha özelsin olurdu.

Yılın kaçak kesim ilk yarışı ULUDAĞ ULTRA MARATONU (35K)
Hesapta yıl içinde bu yarışa katılma planım yoktu. Ancak yılı ağırlıkla ultra maratonlar yılı olarak belirlemiş ve hedefe adım adım yaklaşırken arkadaşlarımın da gazı ile yarışa katılmaya karar verdildi. Ancak kayıt için geç kalındı ve konaklama yarış organisayonunun önerdiği otelde oda paylaşarak yapıldı.
Yarışa Çarşambayı Sel Aldı grubundan arkadaşlarımızla birlikte toplu halde arabalarla gittik geldik. Bursa'nın uzak olması nedeniyle araçla gidiş gelişi zorlu idi. Yarış sonrasında dönmesi de ayrıca zorlayıcı oldu.
Başta ekip arkadaşlarıma pacer'lık yaparak 15K'lık kısa parkuru koştum. Ardından yarışın 35K parkuruna dalıp oradan devam edip geri kalan kısmını koştum.
Bu yarış için bir yarış raporu hazırlamadım çünkü aslında yarışmadığım bir parkurda bir de değerlendirme yapmak etik olmazdı. Kayıtsız koşmayı da çok hoş bulmuyorum ama bunu kendi içimde yarışın kontrol noktalarından hiç bir şekilde yararlanmayarak çözdüm. Bu nedenle yaklaşık 35,5 km ve 1100m yükseklik kazanımı ile hiçbir destek almaksızın koştuğum ilk yarış olma özelliğini kazandı bu koşu.
Yarış boyunca  üç adet çeşmeden sadece 500 ml Soft Flaskımı doldurarak 1,5 litre su ve bir köy kahvesinden aldığım beş adet kesme şeker ile yarışı bitirdim.
Eğer kayıtlı olsaydım derecem ne olurdu bilemiyorum ama bunu bir kez daha yapmamak için kendime söz verdiğim ilk yarışım oldu.
Sosyal program olarak dolu dolu geçen ilk yarış oldu. Koşu sonrasında arkadaşlarla civar köyleri gezip Bursa'nın meşhur Uludağ dönerini yeme şansına sahip olduk.

Yılın üçüncü Ultra Maratonu FRİG ULTRA MARATON (55)
Frig Vadsinde yapılan bu yarışa Ankyra SK kulübünden arkadaşlarla bir arabaya doluşarak gidip geldik. Bir gün içinde sabah kalkılıp, koşup tekrar aynı gün dönülen ilk yarış olma özelliğini taşıdı. 
Giderek hedef yarışa yaklaşırken ve hesapta yokken uzun antrenman olsun amacı ile koşulan ultra oldu. 
Hedef zaman ve pace olmadan sadece uzun antrenman için koşuldu. 
Görece Ankara'ya yakın olması, vadinin parkurunun düz olması koşuya hazır bir antrenman seviyesinde olunması nedeni ile hesapsız koşulan bir yarış oldu.
Bu yarış için de bir rapor hazırlamadım. Kapadokya parkuruna benzemesi yarış için ayrı bir tercih sebebi idi. 
Konaklama, kayıt, gidiş-geliş için fazla masraf yapılmaması yarışı ucuz yarışlar statüsünde tutuyor.
Yarıştan sonra en güzel olan şey ise yarış organizasyonun konaklama otelinde duş almamıza izin vermesi ancak bizlerin Türk hamamından da, sıcak havuzundan da yararlanabilmemiz sürpriz oldu. Yılın bu anlamda en beklenmedik sonlu yarışı idi.

Yılın ilk başarısız yarışı KAPADOKYA ULTRA TRAİL (CMT)
Tüm yıl boyu yapılan yarış ve antrenmanların sonucunun alınacağı yarış olması amacı ile koşuldu. Yılın dördüncü ve benim için en önemli Ultra maratonu idi. Yaş grubunda kürsü hedefi ile koşuldu. Yarış başından itibaren iyi bir planlama yapılmış olmasına rağmen, yarış ortalarından sonra hedef pace altında kalındı. Beklenilen sürenin çok çok altında yarış bitirildi.
8:22:03 dakika ile genelde 140. yaş grubunda 12. olundu. 
Egonun Magnezyum ile kardeş olduğunu anladığım yarış oldu. :)
Ankyra SK ile oldukça kalabalık bir ekip halinde koşulan yılın ikinci büyük ultrası oldu. Konaklama yeri olarak da birlikte kalındı, aynı otel tercih edildi.
Yarışa ekip arkadaşları ile birlikte yine bir araba doluşup gittik geldik. Bölge oldukça turistik ve yeme içme alanlarının, alış veriş mekanlarının çokluğu ile ünlü olduğu için sosyal olarak zorluk yaşanmadı. 
Yarış organizasyonunun kayıt kabul alanı ve uyguladığı süreç yılın en başarılı hizmeti idi. Brifing alanı konfor olarak iyi olmakla birlikte kişileri cezbetme ve beklenen verileri verme anlamında vasatın ötesine yine geçemedi.
Fuar alanında yeni ekipmanlar aldım. Salomon S/Lab 8lt sırt çantası bunlardan biri idi. Yarış sonunda antrenman koşularında ve İDA ultrada denendi ve başarılı olarak değerlendirildi.
Salaomon çanta içinden çıkan Salomon Soft Flask'ların başarısız olduğu deneyimlendi. Salomon ekibi ile konuşup, yazışılmasına rağmen olumlu dönüşler alınamadı.

Yılın son Ultra yarışı IDA ULTRA TRAİL (100)
Yılın en uzun mesafeli koşu yarışı idi. Yıl içinde koşulan ikinci 100K koşusu oldu. Ultra koşu tarzında ise koşulan ilk en uzun ultra yarışı idi. Yarışa yine şirket içerisindeki ASİL koşu grubundan arkadaşlarla birlikte gidildi. Şirket araçları ile ekip olarak gidip gelindi. Uzun sürmesine rağmen yolculuğun keyifli geçtiği organizasyonlardan biri idi. Yarışa yine Ankyra ekibi olarak da geniş bir katılım sağladık. 
Yarış 15 saat 10 dakika süren yarışta ilk defa karanlıkta başlayıp yine karanlıkta biten bir yarış koştum.
Gece etabına kalıp koştuğum ilk yarış olması nedeni ile de ayrı bir yeri vardı. Yarışın tamamını Bekir Hoca ile birlikte koştuk. Bu anlamda da bir yarışın başından sonuna kadar biri ile birlikte koştuğum ilk yarışım oldu. Yine ilk defa bir yarışta zamana odaklanmadan geçiş sürelerine aklıma takmadan koştum. Yarış içerisinde tüm istasyonlarda istisnasız durduğum ilk yarışım oldu ve her kontrol noktasında oldukça geniş vakit geçirdim. Bir yarışta durup fotoğraf çektiğim ilk koşum oldu. Parkur içerisinde kaybolmaları sıkça yaşadığım bir yarıştı ve tam dokuz kez yol kaybettim.
İki yeni malzeme kulladım bu yarışta. İlki Salamon S/Lab 8 lt sırt çantası ve Decathlon Forclaz Trek900 tepe lambası. İkisi de oldukça başarılı ve paralarının hakkını verir nitelikte çıktılar. 

Yılın son yarışı 84. BÜYÜK ATATÜRK KOŞUSU
Bir Ankara'lı olarak yılın sonunda ve bizler için ayrı bir yeri olan bu yarış ile yılın koşu sezonu kapattık.
Bugüne kadar katıldığım Atatürk koşuları içinde en uygun hava şartlarında koşulan yarıştı. Genel itibari ile katılımın az olduğu, halkın desteğinin pek olmadığı bu yarışta bu yıl beklenenin aksine katılım da ilgi de çoktu. Bu yarış için de bir yarış raporu hazırlamadım. İlk defa bir yarış için mihmandarlık yapıp, kişilerin bilgilenmesine ve şirket içinde koşuya katılmak isteyen kişilere destek oldum.
Ankyra SK ve şirket içerisinde özel bir grup ile adeta bayram havasında koşu yaptım.
İlk zamanki koşularımın aksine derece ve zamana odaklanmadan grup olarak keyifli koştuğum ilk Atatürk koşusu oldu.

Yılın enlerine bakacak olursak;

  • Spora bu yıl 325 saat zaman ayırmışım ve bunun 275 saatinde koşmuşum. Neredeyse her gün bir saat.
  • 188 gün aktif spor yapmışım, bunu da en çok Pazar günleri yapmışım. Ancak eskilerde tutturmaya çalıştığım 200 gün sayısının altında kalmışım.
  • Geçen yıl en fazla ocak ayında spor yapmışım. Kış ayı olmasına rağmen bantta çok uzun zaman geçirmişim.
  • Toplamda 2692 km koşmuşum. Tüm sporların km'si 3100 km'nin üzerinde olmuş.
  • Bir seferde en uzun koşumu 15 saat 10 Dakika 57 saniye ile İDA Ultra'da koşmuşum.
  • En kısa aktivitem ise denizde 6 dakika 38 saniye ile bir yüzme.
  • Toplamda 42798 metre yükseklik kazanımım olmuş. Tek seferde en yüksek kazanım yine İDA Ultra ile 3603 metre.
  • Yarışlar için yaklaşık 900 TL kayıt parası,
  • Yıl boyu aldığım malzemeler için yaklaşık 5850 TL,
  • Yakıt için 850 TL,
  • Konaklama için 2450 TL,
  • Yeme-İçme için 1600 TL, ödemişim.
  • Kara yoluyla ulaşım için 3450 km, hava yoluyla yaklaşık 1700 km yol yapmışım.
  • Yaklaşık 12000 TL'lik bir masraf ile aylık 1000 TL'ye yakın bir masraf kapısı yaratmışım.

Bütün bunlardan sonra içimdeki kıymetini sayılarla ifade edemeyeceğim son ve en önemli şey! Gitmişim, gelmişim, koşmuşum ve çok yorulmuşum, ama dönüp  de bakınca geriye pek çok mutlu olmuşum.


*Almanak takvime göre düzenlenmiş, özel bir alan veya alanlarda bilgiler içeren yıllık bir yayındır.
Kaynak: https://tr.wikipedia.org/wiki/Almanak

Hiç yorum yok: